BültenGenel Başkanımızdan HaberlerVideolar

Aksakal’dan “Adaylarımızla 81 Vilayetimizde de Yarışacağız.”

Genel Başkanımız bugün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, bazı siyasi partilerdeki gelişmeler, 31 Mart seçimlerini mahalli özellikler açısından değerlendirmek yerine 14/28 Mayıs seçimlerinin rövanşı olarak gören bir anlayışıyla kurgulanmış stratejilerinin varlığını ortaya döktüğünü ifade etti. Ayrıca eski Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik sözlerini eleştiren Aksakal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sözüm ona “soysuz” diyecek kadar soyu bozukların içimizde dolaşmasını, en az Değişmiş Yeni CHP-PKK-FETÖ ittifakı kadar tehlikelidir. Diğer yandan eski Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın hakkında işlemlerin başlatılmasını istedi. Demokratik Sol Parti’nin 81 vilayetimizde de seçime katılacağını ve evrakların ilgili Seçim Kurullarına teslim edildiğini ifade etti. Ayrıca Aksakal, emekliliklerimizin bayram ikramiyelerinin enflasyon oranında arttırılması gerektiğini ifade ederek, Partimizin önerisi olarak 12 bin 500 TL rakamını dile getirdi.

Genel Başkanımız Sayın Önder Aksakal konuşmasında;

Erzincan ilimizin İliç ilçesinde faaliyet gösteren ve Kanadalı bir şirkete ait olan altın madeninde yaşanan atık yığını çökmesi sonucunda toprak altında kalan insanlarımıza henüz ulaşılabilmiş değil.

Elbette Allah’tan umut kesilmez şeklinde bir inancımız var ama artık ailelerinin bile ümitlerini yitirdiği bir durumda tek tesellimiz işçilerimizin cansız bedenlerine ulaşılarak onların da bir kabirlerinin olmasının sağlanması olacaktır.

Kayıp işçilerimizin yakınlarına sabır ve metanet dilemekten başka da bizim elimizden bir şey gelmiyor.

Değerli basın mensupları,

Dün itibariyle 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimleri için belirlenen adayların Seçim Kurullarına bildirilmelerinin son günüydü.

Seçimlere katılma yeterliliğinde olan siyasi partiler aday listelerini hazırladılar, kendi mecralarında ve kendi öznel kriterleri kapsamında adaylarını belirleyerek bu süreci tamamladılar.

Fakat bazı siyasi partilerdeki gelişmeler, 31 Mart seçimlerini mahalli özellikleri açısından değerlendirmek yerine 14/28 Mayıs seçimlerinin rövanşı olarak gören bir anlayışıyla kurgulanmış stratejilerinin varlığını ortaya döktü.

Neydi bu stratejinin ana teması?

Aynı merkez tarafından kontrol edilen ve 100 yıl önce Cumhuriyeti kuran parti ile 100 yıllık Cumhuriyeti yıkmak isteyen partiye hedef birliği yapmalarıdır, görülüyor ki bu da sağlanmıştır.

Tabii ki Değişmiş Yeni CHP ile PKK terör örgütünün siyasi ayağı HEDEP’den söz ediyorum.

İsimlerini ne kadar değiştirirlerse değiştirsinler onlar PKK’nın Meclisteki kadrolarıdır. Bunu sadece biz değil 85 milyon yurttaş böyle kabul ediyor. Bu sayıya tabii kendileri de dahil.

Peki bu hedef birliğinin gerekçesi nedir?

Küresel emperyalizmin bölgemizde planladığı yeni haritalara karşı yürütülen mücadeleyi ve öncelikle ulusal politikaların hayata geçirilmesi sürecini sekteye uğratmak, kurulmak istenen Teröristlere yönelik sınır ötesi harekât planlarını rafa kaldırtmak, yeni bir güç odağı olma yolunda ilerleyen Türk dünyasını bloke etmek ve Akdeniz’de yer alan hak ve menfaatlerimizin en önemli güvencesi Kıbrıs’ı bir Rum adası yapmak.

İşte bunun için gemi iyice azıya almış durumdalar. Toplumsal desteği sağlayabilmek adına da bugün ve sürekli söz de demokrasicilik ve insan hakları savunuculuğu rolünü oynuyorlar.

Değerli basın mensupları,

Bugüne kadar söylediklerimiz ve birliktelikleri konusundaki iddialarımız tam olarak karşılığını bulmuş Değişmiş Yeni CHP ile HEDEP açık bir şer ittifakının ortakları olduğunu gün yüzüne çıkarmışlardır.

Sadece bunlar mıdır? Tabii ki sadece bunlar değil, kadim Türk devletinin bütünlüğü yanında toplumsal birliğimizi ve kardeşliğimizi, lâik demokratik Cumhuriyet rejimimizi hedeflerine koyan, bu devletin her türlü nimetlerinden istifade ederken, genlerinde henüz tam olarak bu millete aidiyet gelişimini tamamlayamamış sözde Müslüman görünen Rum Pontus kalıntılarının varlığını da dikkatlerden uzak tutmadığımızı ifade etmek isterim.

Yedi düvele meydan okumuş, emperyalist işgale karşı dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşını vermiş öz be öz Türk bir vatan evladına, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sözüm ona “soysuz” diyebilecek kadar soyu bozukların halâ daha içimizde dolaşabilmesi, en az Değişmiş Yeni CHP /PKK/PYD/FETÖ ittifakı kadar tehlikelidir.

Türk milleti bu ihanetleri asla unutmayacaktır ve affetmeyecektir.

Bir taraftan PKK/PYD, diğer taraftan FETÖ terör örgütlerinin devlet yapılanması içerisinde hakimiyetlerini canlandırma gayretleri kadim Türk devletinin sarsılmaz iradesi karşısında tamamen yok olmaya mahkûmdur!

Buradan Cumhuriyet Savcılarına açık çağrıda bulunuyorum!

Geçmişte hasbelkader TBMM’nin sıralarını işgal etmiş ve bugün her türlü nimetinden yararlanmaya devam eden eski Rize Milletvekili Şevki Yılmaz isimli bu şahıs hakkında derhal yasal işlem başlatılmalıdır.

Bu milletin en yüce değerlerinden biri olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik sarf ettiği sözler asla düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilemez.

Bu ağız, kadim Türk devletini yıkmak isteyen küresel emperyalist sistemin işbirlikçisi olan bir anlayışın ağzıdır.

Değerli basın mensupları,

Demokratik Sol Parti olarak daha önce de açıkladığımız ve sizlerle paylaştığımız gibi 30’u Büyükşehir, 51’i İl Belediyesi olmak üzere 81 ilde adaylarımızın evraklarını Seçim Kurullarına teslim ettik.

Belediye Başkan adaylarımızın yanında Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisleri olarak da halkımıza bir seçenek sunduk.

Umuyor ve inanıyorum ki vatandaşlarımız, siyaset kurumunu içine düşürüldüğü bu pespayelikten kurtararak, evvelemirde lâik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenli geleceğini temin etmek amacıyla yüz yıllık mazisine sahip çıkacak ve ikinci yüzyılına girdiğimiz ve esasen Türkiye Yüzyılı olarak da hedeflediğimiz Tam Bağımsız Türkiye idealine ulaşmak için Akgüvercinin kanatlarına EVET mührünü basacaktır.

Bu seçimlerdeki tercih sadece Belediye Başkanı ya da Meclis Üyelerini seçmek değil aynı zamanda 2028 seçimlerinde ülkeyi sahiplenecek siyasi yapıları da belirleme ve öne çıkarma özelliğine sahiptir.

31 Mart seçimlerinin ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz için hayırlı olmasını diliyorum.

Temiz, saygın ve kaos arayışından uzak bir kampanya dönemi olması en büyük arzumuzdur.

Değerli arkadaşlar,

Elbette dünyada ve ülkemizde yaşanan güncel gelişmeleri takip etmeyi sürdürüyoruz, küresel sistemin oluşturmaya çalıştığı yeni dünya düzeni planlarında Türkiye olarak milli çıkarlarımızın korunması ve geliştirilmesi çalışmalarına, emperyalist stratejilerin topraklarımız üzerindeki hesaplarına karşı, sürdürülen kararlı mücadelelere desteğimizi sürdürüyoruz.

Ancak, hiçbir gerekçe boşa harcanan zaman sonrasında kaybedilebileceklere haklılık kazandıramaz.

Bugün Hamas ve İsrail eliyle başlatılan fakat süreci itibariyle bir milletin topyekûn imhasına yönelik katliamlara ve soykırıma daha fazla kayıtsız kalınması, sürdürülen bu hain stratejinin kapımıza dayanmasını anlamamıza fırsat bile bırakmayacaktır.

Bir taraftan Gazze’de yaşanan saldırılar ve bir milletin direnişi, diğer taraftan güneyimizde çöreklendirilmiş teröristlerin ısrarla Türkiye’ye teslim edilmemesi, bütün bunların üstüne 15 Temmuz hain kalkışmasının örgütsel aktörlerinin sözde demokrasi adı altında uzaklaştırıldıkları görevlerine geri döndürülmesi bu kaygılarımızı güçlendirmektedir.

Yerel seçim döneminde oy hesabıyla bu gibi basiretsizliklere fırsat verilmesini çok büyük bir aymazlık ve ihanetle eşdeğer gördüğümüzü de belirtmek istiyorum.

Değerli basın mensupları,

Geçen haftaki toplantımızda özellikle emekli kesimin sıkıntılarından bahsetmiş ve seyyanen zam konusunda gerekçelerimizi ve önerilerimizi sıralamıştım.

Yine geçen haftaki açıklamalarımız içerisinde “şimdi de pansuman tedavi yöntemlerine bir örnek olarak emekliler için her yıl iki kez verilen bayram ikramiyesinin 2.000 liradan 3.000 liraya çıkarılacağı kamuoyunun tartışmasına açılmış görünüyor.” demiştim.

Gerçekten de böyleymiş, dini bayramlarda emeklilerin içinde bir umut duygusu oluşturan bu ikramiye, maalesef 1.000 lira artışla 3.000 lira olarak duyuruldu.

Bu karar sadece bizde değil tüm emeklilerimizde tam bir hayal kırıklığı yaratmış, 3.000 liralık bu tutar, ikramiyenin verilme gerekçesinden çok uzak bir düzeyde kalmıştır.

Buradan tekrar ifade ediyorum; 2018 yılında yine bir Genel Seçim öncesi gündeme getirilen ve dini bayramlarda verileceği ilan edilen bu ikramiye ile o gün bir küçükbaş kurbanlık alınabiliyordu, bugün ise 6 kilo et alınabiliyor.

Bunu çarpıklığı göz ardı etmemelisiniz.

Her yıl bu konuda çağrılar yaptık, “ikramiye tutarı, oluşan enflasyon oranında artırılırsa bir anlam ifade eder” dedik ama sesimizi duymazdan geldiniz.

Sayın Cumhurbaşkanı eğer bu uyarılarımızı dikkate almaz, düzeltilmesi yönünde gerekli iradeyi ortaya koymazsa 31 Mart’ta sandıklar açıldığında 1 Nisan şakasıyla daha erken karşılaşabileceğini unutmamalıdır.

Henüz bayrama 1 aydan fazla zaman varken bir kez daha düşünün ve değerlendirin. Demokratik Sol Parti olarak bizim önerimiz 12.500 liradır, hakkaniyetli olanı budur.

Olumsuzluklar bununla da sınırlı değil biliyorsunuz, akaryakıt fiyatlarına gelen peş peşe zamlar nakliye ve navlun bedellerini olumsuz etkilemekte, özellikle bu konuda tarım ve hayvancılıkta sübvansiyonların az olması ürün fiyatlarını artırmaktadır.

Bir ülke düşünün ki,  tarımsal üretimin içerisindeki yurttaşlar, maliyetlerin yüksekliğinden dolayı mutsuz ve çiftçiliği ya da hayvancılığı bırakma noktasına kadar gelmiş, hatta büyük çoğunluğu da bırakmış durumdadır.

Bunun yanında nihai tüketici de fiyatların yüksekliğinden mutsuz.

Dikkatle irdelenmesi gereken nokta şudur ki; bir ülkede üretici de, tüketici de aynı anda ve aynı sebeplerle mutsuzsa çok büyük bir sistem zafiyeti var demektir.

Bunun için yine söylüyoruz, Büyükşehir Yasası derhal değiştirilmeli, Demokratik Sol Parti’nin Cumhuriyetkent projeleri hayata geçirilmelidir.

Bakınız, ülke tarımında çok önem arz eden hububat ekimimiz ciddi oranda azaldığı için büyük miktarda tahıl ithal ediyoruz.

Sayın Bakanımız tarım ihracatımız çok önemli yerde diyor. Peki hangi ürün gruplarında ihracatımız var? Yaş sebze ve meyve grubunda.

Bu grubun dayanıklılık süresi kısa olduğundan yakın bölgelere yapılabiliyor.

Buradan açıkça uyarıyorum, bir ülke hububat ithal edip yaş sebze meyve ihraç ediyorsa ülkenin tarım politikası zor durumda demektir. Bu yoldan vazgeçmeliyiz.

Üç kuruşa yaş sebze meyveyi ihraç ettik derken, marketlerde portakal 40 lira, yerli muz 50 lira, elma-armut 70 lira, kestane 200 liradır.

Demem odur ki, 31 Mart seçimleri sadece bir yerel seçim değil, Mayıs 2023 seçimlerinin yarattığı “güçlü Türkiye ve Türk milleti” olgusunun pekiştirilmesini sağlayacak önemli bir seçimdir. Bunu unutmayın.

Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha hepinize teşekkürlerimi, en içten saygılarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun.

Başa dön tuşu