Başkent’de Kongre Coşkusu
Demokratik Sol Parti, 15 Aralık Pazar günü toplanacak büyük kurultay öncesi en önemli il kongrelerinden birisini başkent Ankara’da gerçekleştirdi.
DSP Genel Başkanı Önder AKSAKAL’ın da katıldığı kongrede, genel başkan yardımcıları, il örgütü yöneticileri ve partililer de hazır bulundu.
Kongrede bir konuşma yapan genel başkan AKSAKAL, sözlerine Suriye’nin kuzeyinde gerçekleşen Barış Pınarı Harekatı’nı selamlayarak başladı.
Teröre karşı girişilen bu mücadelede şanlı ordumuza üstün başarılar dileyen DSP lideri, “kalben ve dualarımızla yanlarında olduğumuzu, yüreğimizin onlarla birlikte çarptığını belirtmek istiyorum.” İfadelerini kullandı.
Demokratik Sol Parti’nin her türlü karalama ve engelleme girişimine rağmen yoluna devam ettiğini belirten AKSAKAL, “Atatürk ilke ve devrimlerini” kendi tekellerine almaya çalışanlara karşı DSP’nin mücadelesini sürdürdüğünü kaydetti.
Atatürk’e küfredenlerle Atatürk’ün partisinin kol kola olduğu bir siyasi yapılanmanın asla kabul edilemeyeceğini vurgulayan AKSAKAL, Atatürk’ün ve Ecevit’in vizyonunun, bügün DSP çatısı altında yaşam bulduğunu vurguladı.
DSP Genel Başkanı Önder AKSAKAL ayrıca, 11. olağan kurultay ile birlikte Türkiye’nin geleceğine ışık tutacak yeni yol haritasını ortaya koyacaklarını ifade etti.
Ankara kongresinin ardından İzmir’e hareket eden DSP lideri, 13 Ekim Pazar günü de Partisi’nin İzmir il kongresine katılacak.
Aksakal’ın Ankara konuşmasının tam metni şöyle:
“Sayın Divan Başkanı, değerli Divan kurulu üyeleri,
Genel Merkezimizin değerli yöneticileri,
Demokratik Sol felsefeyi kendilerine bir yaşam biçimi haline getirmiş ve bu ilkelerle partimize emek veren değerli Demokratik Solcu arkadaşlarım, hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerimin başında bugün dördüncü gününde olduğumuz ve Türkiye’nin ulusal birliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik terör yapılanmasının sonlandırılması amacıyla girişilen Barış Pınarı Harekâtı’nda vatanı için canını feda eden şehit askerlerimize ve terör saldırılarında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve metanet, Türk milletine başsağlığı diliyorum.
Bu saldırılarda yaralanan askerlerimize, gazetecilerimize ve yurttaşlarımıza da acil şifalar temenni ediyorum.
Teröre karşı girişilen bu mücadelede şanlı ordumuza üstün başarılar dilerken, kalben ve dualarımızla yanlarında olduğumuzu, yüreğimizin onlarla birlikte çarptığını belirtmek istiyorum.
Tabii bugünlere nerelerden geldiğimiz konusunda bir polemik yaratma amacında değilim. Ancak gelişen süreçte birlik ve beraberlik konusunda duyarlı ve tutarlı duruşumuzu göstermek zorunda olduğumuzu, bugünlerin sebep ve sonuçları üzerindeki düşüncelerimizi konusunda, daha bir stabil zemine ihtiyaç olduğu inancıyla davranmayı Demokratik Sol Parti sorumluluğumuzun bir gereği sayıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Siyasetin zorlu geçitlerinde, her türlü imkânsızlığa rağmen var olan inancımızın gücüyle mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam edeceğiz.
Bu kararlılığımızdan rahatsızlık duyan kesimlerin varlığını hepimiz biliyoruz.
Demokratik, lâik, sosyal bir hukuk devletine olan inancımız temelinde Atatürk ilkelerine ve cumhuriyetin değerlerine karşı siyaset yapanların bize olan tahammül düzeyinin, sözde aynı değerleri benimsediğini söyleyip, Atatürk ilkelerinin tek varisiymiş gibi davrananların tahammül düzeyinden yüksekte olması hadisenin en acı tarafı olduğunu üzülerek belirtmek isterim.
Hepinizin yakından bildiği gibi 01 Kasım 2015 seçimlerinde aldığımız sonuçların zorladığı şartlarda gerçekleşen Olağanüstü Kurultayımızda Genel Başkanlığa seçildim ve bu görevde 4 yılımızı geride bırakmış olacağız.
Arkadaşlarımızla birlikte, biraz önce de belirttiğim gibi oldukça zorlu şartlarda bir görev dönemi yaşadık.
Partinin her konuda dibe vurduğu, gerek ekonomik, gerekse toplumsal destek itibariyle kamuoyunda “sıfır noktasında” olarak tanımlandığı bir dönemde elimizi taşın altına koyduk ve sorumluluk üstlendik.
Bundan muzdaripmiyiz? Asla değiliz!
Ama bir hususu sizlere paylaşmadan geçemeyeceğim.
Partimizin, bundan 34 yıl öncesinde ve devamında olduğu gibi.. yani, ECEVİT’in Genel Başkanlık yaptığı süreler de dahil olmak üzere, benden önceki Genel Başkanlarımızın dönemlerinde de.. ve nihayet benim görev dönemimde de; içimizdeki CHP sevicilerinden bir türlü arınamadık ya, buna yanarım.
Nasıl bir ruh halidir, nasıl bir kişilik denklemidir, nasıl bir tıyniyettir, anlayabilmek mümkün değil değerli arkadaşlar.
Kurucumuz ve kuramcımız Bülent ECEVİT bu partiyi Türkiye’nin birinci partisi yaptı. İnançla, kararlılıkla. Ama yerel ve uluslararası siyasi konjonktür öyle bir noktaya sürükledi ki bizleri, yine aynı ECEVİT ile yüzde 1,22 oy desteğine indirdi.
Bu söylediklerim bir realite.
Kurgu değil.. iftira değil, gerçek dışı bir analiz değil.
Ama dediğim gibi kişisel ikbalini partinin geleceğinin önüne bina edenlerin ihtirasları ve toplumsal değer yargılarımızın tamamen dışında bazı davranışlarıyla sürekli parti içinde bir kargaşa, bir yeni arayış ortamı varmış imajı yaratma girişimleri, partimize sempati duyan, bizlere güvenme arzusunda ve niyetinde olan toplum kesimlerini kararsız kalma noktasına esir etmektedir.
Nedir istenen? Bunu anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum.
Göreve geldiğimizden bu yana herkese kucak açtık.
Geçmişte bu partinin her türlü nimetini hiçbir şekilde hak etmeden kendisine hak görenler, iktidardan uzaklaşınca başka kapıların merdivenlerinde ikbal aramışlar, bulamayınca da DSP’de köşeleri ele geçirip o güçle birlikte yeni ikbal kapılarını aralayabilmek amacıyla bizlere yönelik örseleme stratejilerini hayata geçirmeye kalkmışlardır.
Ama ne hazindir ki, gittikleri her kapıda ikinci sınıf muamelesine bile lâyık görülmeyenler, geçmişte hasbelkader elde ettikleri DSP’li kimliklerinin önüne “eski” ibaresi ekleyerek toplum içerisinde bu çırpınışlarını sürdürmeye devam etmektedirler.
Bunu gözlemliyor olmak gerçekten çok acı.
Oysa bu ülkenin gerek ekonomik kalkınmasında, gerek toplumsal yaşam biçimi konusundaki önermelerinde, gerek uluslararası ilişkiler ve dış politikasında en tutarlı programına ve pratiğine sahip Demokratik Sol Partide bir DSP’li olarak kalabilme erdemini gösterebilselerdi, bugün belki hep birlikte daha farklı bir misyonun temsilcisi olabilirdik.
Ama kimse endişe etmesin. Bugün bizler bu misyonu üstlenmeye adayız ve hazırız.
34 yıllık geçmişimizde bunu ispatlayabilmiş bir partinin mensuplarıyız.
Ne Atatürkçülüğümüze, ne halkçılığımıza, ne yurtseverliğimize / milliyetçiliğimize, ne de demokrasiye /adalete olan bağlılığımıza kimseye laf ettirmeyiz!
O zaman önümüzde büyük bir sorumluluk var.
Bu ülke sahipsiz değildir!
Bugünkü parlamentoyu ve siyaseti yönlendiren, dizayn eden yapıların en belirgin özellikleri esasen hepsinin aynı amaca yönelik kurgulanan ama farklı görünümler altında topluma sunulan yapılar oldukları gerçeğidir.
Kendilerini Osmanlı’nın devamı niteliğinde görüp o dönemi yeniden canlandırma hayalinde olanlarla, sahte Atatürkçülerin gizli işbirlikleri bugünkü Türkiye manzarasını yaratmıştır.
Atatürk’e küfredenlerle “Atatürk’ün partisiyiz” diyenlerin kol kola olduğu bir siyasi yapılanma asla kabul edilemez!
Kendilerini milliyetçiliğin tek temsilcisi sayanlarla, milliyetçiliği ayakları altına alanların sahte ittifakları Türk milletinin geleceğini kurgulayamaz!
Türkiye’nin tam bağımsızlık idealine ve çağdaş medeniyetler seviyesini yakalama ülküsüne taban tabana zıt olan bu denklem, Demokratik Sol Partinin devreye girmesiyle birlikte bozulmaya başlamıştır.
2018 Milletvekili Genel Seçimlerine Demokratik Sol Partinin katılmasını bilerek ve kasten kurgulayan sistemin bir ayağı AKP ise, diğer ayağı da CHP’dir!
DSP’nin toplumda yeniden karşılık bulmaya başlaması, özellikle kuruluş felsefesine ve gerekçelerine uygun bir şekilde merkez sağ siyaset içine sıkıştırılmış sol seçmenlerin 31 Martta yapılan Yerel seçimlerle birlikte yeniden DSP’ye yönelmesiyle telaşa kapılan ve yeniden DSP iktidarından korkanlar bilmelidirler ki korkunun ecele faydası yoktur!
11. Olağan Kurultayımızla birlikte Türkiye’ye ve Türk milletine yeni yol haritamızı ortaya koyacağız.
Örselenmiş ve yok edilmeye çalışılan demokratik, lâik Cumhuriyetin temel taşlarını yeniden yerli yerine oturtacağız, Atatürk’ün bize emaneti olan Türkiye Cumhuriyetini mutlu, müreffeh bir toplum yapısıyla birlikte sonsuza kadar yaşatmak üzere verdiğimiz sözü tutacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, Ankara İl Kongremizin partimize ve ülkemize hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum..
Bugüne kadar görev yapan tüm arkadaşlarımıza emeklerinden ve özverilerinden dolayı teşekkür ediyorum, yeni seçilecek arkadaşlarımıza da çalışmalarında üstün başarılar temenni ediyor, hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum.“