BültenGenel Başkanımızdan HaberlerPartimizden HaberlerVideolar

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder AKSAKAL TBMM’de Basın Toplantısı Gerçekleştirdi

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Önder Aksakal, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı gerçekleştirerek NATO zirvesi özelinde gündemde yer alan meseleleri yorumladı.

Açıklamasında, “Değerli basın mensupları, Sizleri en içten saygılarımla selamlıyorum.

 Sözlerime başlarken, bu hafta başında kaybettiğimiz değerli sanatçımız Özkan Uğur’a, amansız illetin pençesinde yaşama veda etmesi nedeniyle Allah’tan rahmet, yakınlarına, sanat camiasına ve müzik severlere sabır metanet, başsağlığı diliyorum.

 Sanatçı kolay yetişmiyor. Devlet, mutlak surette sanatçılarımıza geleceğe güvenle bakabilecek bir yaşam ortamını sağlamaya mecburdur.

 Onların, sanatlarını icra edebildikleri sürece edindikleri yaşam standartlarını yaşamlarının geri kalan kısmında da sürdürebilmelerini sağlamak gerçek bir ahde vefanın gereği olarak görülmelidir.

 Bu vesileyle Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz sözünü hatırlatmak isterim. Bu söz sadece bir söylem değil aynı zamanda bir talimat olarak da algılanmalıdır;

 “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”

 “Hepiniz me’bus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reis-i cumhur olabilirsiniz fakat sanatkâr olamazsınız.” diyerek sanata ve sanatçıya verdiği önemi göstermiştir.

 Ayrıca bu hafta yine aşırı yağmur ve beraberinde gelen sel felaketleri, heyelanlar yüreklerimizi ağzımıza getirdi.

 Küresel ısınma, teknolojinin çevresel faktörlere olumsuz etkileri, yanlış ve hesapsız yapılaşma, tabiatın dengesini alabildiğince bozdu ve neredeyse mevsimler bir – birbuçuk ay gecikmeli yaşanmaya başladı.

 Onun içindir ki doğal yaşam ortamları zaman geçirmeden yeniden kurgulanmalı, kentlerdeki yığılmanın önüne geçilmeli ve organik yaşam biçimine ivedilikle dönülmelidir diyoruz.

 Bu konuda uzun zamandır ısrarla değindiğimiz Büyükşehir Yasasında kalıcı ve radikal bazı değişikliklerin yapılması elzemdir.

 Yerli ve milli üretimin canlandırılması, tarımsal ürünlerde ve hayvancılıkta ithalatın yasaklanması, köylülerin yeniden üretim sistemine entegrasyonu için master planların hayata geçirilmesi gerekiyor.

 Demokratik Sol Parti olarak bu konuda hazırlıklarımız ve çalışmalarımız olmakla beraber, yasal düzenlemelerin de gerçekleştirilmesi için tüm çabamızı ortaya koyacağız.

 Şu kadarı bilinmelidir ki ancak kendimiz üretirsek başarırız.

Değerli basın mensupları,

 Meclisimizin 28. dönem birinci yasama yılının son haftasında oldukça yoğun bir gündemle karşı karşıyayız.

 Rusya – Ukrayna savaşının nihayetlendirilmesi yönünde etkili bir diplomasi yürüten Türkiye, diğer taraftan güneyimizde oluşturulmaya çalışılan terör devletine karşı mücadelesini en üst düzeyde aralıksız sürdürmektedir.

 PKK/PYD/YPG/FETÖ terör örgütlerini neredeyse evlatlık alan İsveç’in NATO’ya girebilmesi için muhatap kaldığımız yoğun diplomatik baskı yer yer ekonomik tehditlerle de beslenerek elimiz zayıflatılmaya çalışılıyor.

 Sayın Cumhurbaşkanımızın son Litvanya ziyaretinde belirttiği gibi NATO ve İsveç tarafından hazırlanan “taslak yol haritası” metni, Türkiye’nin beklentilerinden ve taleplerinin içeriğinden yoksundur.

Türkiye için Avrupa Birliğine katılmak değerlidir ancak Türk vatanı ondan daha değerlidir.

 Hele hele Avrupa Birliği yapısı içinde en az etki gücünde sayılabilecek bir devletten Birliğe katılma ve Vize serbestisine dair etkili bir katkı beklemek hayalcilikten öte anlam ifade etmeyecektir.

 Gerçi Türkiye’de bu konuda “Avrupa Birliğine giden yol Diyarbakır’dan geçer” diyen terörist Demirtaş’ın vekilliğine soyunmuş ana muhalefet partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu çıtayı bir kademe daha yükseltip, “Avrupa Birliğine giden yol terörist Demirtaş’ın ve Soros taşeronu Kavala’nın serbest bırakılmasından geçer” diye feveran etse de kadim Türk devleti doğru bildiği yolunda yürümeye devam edecektir.

 Demokratik Sol Parti olarak beklentimiz açık ve net şudur:

  • Öncelikle terör yapılarının tasfiyesi konusunda ABD ile kapsamlı bir çalışma hayata geçirilmelidir.
  • Suriye’de sözde DEAŞ’la mücadele kisvesi altında oluşturulan ve hayal edilen terör devletinin silahlı kuvvetleri mahiyetindeki terörist sürüsü derhal tasfiye edilmeli, verilen silahlar ve mühimmatlar ivedilikle geri alınmalı, komşumuz Suriye’nin toprak bütünlüğü güvenceye kavuşturulmalıdır.
  • Pensilvanya’da beslenen FETÖ terör örgütü elebaşının Türk adaletine teslim edilmesi temin edilmelidir.
  • Bütün bunlar sağlandıktan sonra kenar köşedeki kaçakları toplamak sorun olmaktan çıkacak, onları barındıran devletler kendiliğinden getirip teslim edeceklerdir.

 Biz Amerika’nın dostu ve müttefiki bir ülkeyiz. Ancak herkesin bildiğini kendilerinin de bilmesini isteriz ki, etrafımızda ne kadar melânetli bir durum varsa hepsinin altından ABD çıkmaktadır.

 Bu; teröre destekte böyledir, doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimiz konusunda böyledir, Ege’deki adalar ve kıta sahanlığı konularında Yunanistan’la yaşadığımız anlaşmazlıkta onların yanında yer almasında böyledir, karşı kıyılarımızda dokuz tane askeri üs konuşlandırılmasında böyledir, ekonomik dengelerin tehdit edilmesinde böyledir, velhasıl böyledir de böyledir.

 Sayın Cumhurbaşkanının İsveç konusunda TBMM’ni işaret etmesi bizim açımızdan bu anlamdadır ve doğru bir manevradır.

 Lafın özeti Avrupa Birliği bizim için vazgeçilmez değildir ve hatta NATO da vazgeçilmez olarak değerlendirilmemelidir.

Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanı İsmet İnönü’nün dediği gibi gerektiğinde yeni bir dünya kurulur Türkiye orada yerini bulur!

 Değerli basın mensupları,

 Özellikle 6 Şubat’ta yaşanan yüzyılın felaketinin ekonomide ve sosyal yaşamda yarattığı tahribatın ortadan kaldırılmasında ciddi sıkıntıları da beraberinde getirdiği tartışmadan varestedir.

 Dünya ekonomilerinin de nasibini aldığı küresel salgın ve Rusya Ukrayna savaşının yarattığı gıda ve tedarik sıkıntıları, ülkemiz ekonomisini de etkilemiş ve enflasyonun yükselişinde belirgin bir zaafiyetin varlığına sebep olmuştur.

 Özellikle çalışanlar ve emekliler üzerinde yoğun şekilde hissedilen hayat pahalılığı, yüksek kira bedelleri, açlık ve yoksulluk sınırının yarısını bile yakalayamayan asgari ücret rakamı toplumsal tepkinin yoğunlaşarak artmasına sebep olmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı ve elbette yüce Meclis vaki sıkıntılara bir an önce çözüm üretmekle yükümlüdür.

Özellikle memur emeklilerine verilen yüzde 25 zammın, çalışan memurlara verilen artışın gerisinde bırakılması hakça bir sonuç doğurmamıştır. Bu yanlışın evvelemirde Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yeniden değerlendirilmesi en uygun çözüm yöntemi olacaktır.

Bu konudaki önerimizi dün Meclis Genel Kurulunda “Demokratik Sol Parti olarak beklentimiz ve önerimiz emekli maaşlarına yapılan yüzde 25 zammın kök ücrete değil net ücret üzerine tahakkuk ettirilmesi ve seyyanen verilecek artışın da emeklilere de aynen uygulanmasıdır. Toplumun yaşam standartlarını yükseltmek ve en azından korumak sosyal devletin en önemli sorumluluğudur.” diyerek ortaya koymuştuk.

Diğer taraftan ağırlaşan yaşam koşulları arasında ilk sıralarda yer alan yüksek kira artışlarının önüne geçilmesi elzemdir.

Bunun sağlanabilmesi için şu birkaç adımın atılmasını önemsiyoruz.

  • Öncelikle konut ve işyeri bir “yatırım aracı” olmaktan çıkarılmalıdır.
  • Konut ve işyeri niteliğindeki taşınmazlar için ekonomiye kayda değer katkısı olacak düzeyde bir vergilendirme rejimi uygulamaya konulmalıdır.
  • Bir kişinin üzerinde onlarca, yüzlerce, hatta binlerce konut ve işyeri mülkiyeti olduğu artık herkesin bildiği bir gerçek.Kişinin bireysel ihtiyacının dışındaki konut ve işyeri için ekonomiye etkili düzeyde katkı sağlayacak bir vergi tanımı yapılmalıdır.
  • Konut kredilerinin verilmesinde kredi alınacak konutta oturma şartı getirilmelidir.

 Yukarıda açıkladığımız önlemler aynı zamanda taşıt araçları için de uygulanmalı, ticari amaçla araç alım satımı ile iştigal eden galericilerin sıfır araç satışı yasaklanmalıdır.

 Sıfır araçların, sadece üretici firmaların yetkili bayileri eliyle tüketiciye ulaştırılması sağlanmalı, başka yerde satışına izin verilmemelidir.

 Bu konular üzerine çalışmalarımızı önümüzdeki süreçte Meclis gündemine de getireceğimizi burada sizlerle paylaşmak isterim.

 Değerli basın mensupları,

 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin üzerinden 7 yıl geçti. Cumartesi günü, kadim Türk devletinin bekası için göğsünü siper eden 251 şehidimizi bir kez daha rahmetle yad edeceğiz. Asil Türk milleti hain darbe girişimine karşı gösterdiği kararlı duruşunu 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta bir kez daha dosta düşmana göstermiş, küresel emperyalizmin oyun kurucularına ve onların içimizdeki piyonlarına hakettikleri cevabı ve dersi vermiştir.

 Vatanımızın bölüp parçalanması, ulusal birliğimizin yok edilmesine yönelik eylem içinde olanları bir kez daha lanetliyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

 Gazilerimize sağlık ve huzur içinde geçirecekleri nice uzun yıllar temenni ediyorum.

 Bu vesileyle görüş ve düşüncelerimizin kamuoyuna iletilmesindeki katkılarınız için sizlere teşekkür ediyor, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. ifadelerini kullandı.

 

Başa dön tuşu