Genel Başkanımızdan HaberlerPartimizden HaberlerVideolar

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder AKSAKAL TBMM’de Basın Toplantısı Gerçekleştirdi

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Önder Aksakal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Basın Toplantı Salonu’nda  gündemle ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi.

Açıklamasında, “Değerli basın mensupları, Sizleri en içten saygılarımla selamlıyorum.

Bazen sevinci ve üzüntüyü birlikte yaşayabiliyoruz.

Milletler Ligi finalinde 3-1’lik net bir skorla Çin’i yenerek tarihi bir şampiyonluk kazanan A Milli Kadın Voleybol Takımımız Cumhuriyetimizin 100. yılında adeta güneş gibi parladı.

Teknik kadromuz ve yöneticilerimizle birlikte Filenin Sultanlarının her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Göğsünde şanlı bayrağımızı gururla taşıyan her bir sporcumuz bizim MİLLİ GURURUMUZDUR!

Bu sevincimizi tam olarak yaşayamadan dün Ankara Kayaş’taki MKE Kapsül Fabrikasında meydana gelen patlama sonucunda çıkan yangın yüreklerimizi ağzımıza getirdi.

Elbette daha büyük bir facianın yaşanmamış olmasına şükrediyoruz, yaralanan işçi kardeşlerimize buradan acil şifalar temenni ediyorum. MKE Kurumuna ve Ankara Valimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Yarın Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 49. yılını kutlayacağız.

500 yıllık Türk yurdu Kıbrıs’ın değişik tarihlerde konjonktürel sebeplerle yaşadığı hakimiyet sorunları, süreç içerisinde bu topraklar üzerindeki Türk varlığını yok etme stratejilerine dönüşmüş ve önce adanın tümünün sahibi olmak, daha sonra da ENOSİS hayalleriyle adayı Yunanistan’a bağlamak için yapılan girişimlere karşı 20 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs Barış Harekâtı gerçekleştirilmişti.

Bülent Ecevit’in Başbakanlığındaki 37. Cumhuriyet Hükümeti’nin sadece Türklere değil Rumlara da barışı getirmek üzere hayata geçirdiği bu harekât sonrasında adada huzur ve sükûn sağlandığı gibi beraberinde demokrasiye ağır bir darbe vurmuş olan Yunanistan’daki cuntacıların da dağılmasına vesile olmuştu.

Gerçi Yunanistanlı dostlarımız hadisenin bu kısmıyla çok ilgili gözükmeseler de Türkiye sayesinde sadece Kıbrıs’ta yaşayanlar değil aynı zamanda Yunanistan’daki vatandaşlar da huzura ve yeniden demokrasiye kavuşmuşlardır.

Bugün itibariyle Kıbrıs Adasında 40 yaşını doldurmuş bir Türk devleti vardır, elbette sonsuza kadar da yaşayacak ve yaşatılacaktır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın davetlisi olarak yarın yapılacak olan törenlerde Demokratik Sol Parti olarak gururla yerimizi alacağız.

Bu vesileyle Kıbrıs barış Harekâtı’nın 49. Yılını bir kez daha kutlarken, Kıbrıs mücadelesinin efsane liderleri Dr. Fazıl Küçük ve KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş başta olmak üzere Barış Harekâtı emrini veren Başbakanımız, Onursal Genel Başkanımız Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı, kurtuluş mücadelesinde canını feda eden tüm aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyorum.

Değerli basın mensupları,

Meclisimiz 1. Yasama Yılı çalışmalarını 14 Temmuz 2023 tarihi itibariyle tamamlayarak, 01 Ekim 2023 tarihinde toplanmak üzere çalışmalarına ara verdi. 

14 Mayıs Genel Seçimleri ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yönetimsel yapılanma kararlarını takip eden kısa sürede bir kısım acil yasama çalışmalarını hayata geçirdi.

Yeni yasama döneminde başta 2024 Bütçe Kanunu başta olmak üzere önemli gündemler Meclis çalışmalarının başında gelecektir.

Ekonomide ve dış politikada yaşanan gelişmeler de tabiidir ki tarafımızdan yakından takip edilmektedir.

Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, Rusya’nın Ukrayna merkezli deniz ticaret trafiğine sağladığı güvenlik garantilerini geri çektiğini bildirmesi yani Tahıl Antlaşmasından çekilmesi sonrasında Türkiye olarak dış politikada her an bir oldu-bittiyle karşılaşma riskini de beraberinde getirmiştir.

Bu sürecin iyi tahlil edilmesi ve yönetilmesi önem arz ediyor. NATO veya ABD Türkiye olarak bizi, yürüttüğümüz tarafsız politikalardan uzaklaştırmaya yönelik baskılar kurgulayabilir, bu baskıların neticesinde Montrö Antlaşmasının bir kereden bir şey olmaz yaklaşımıyla dejenere edilmesini denemeye kalkışabilir. Aman dikkat diyoruz!

Ekonomide ise öteden beri söyleyegeldiğimiz başta tarım ve hayvancılık olmak üzere gerekli düzeydeki üretimden uzaklaşmamızın kaçınılmaz sonucu yanında ülkemizde ve dünyada yaşanan doğal afetlerle savaşların yol açtığı krizlerin etkisiyle oldukça sıkıntılı dönemleri aşmaya gayret ediyoruz.

Hükümetin tasarruflarında enflasyonla mücadeleye yönelik alınan bir takım tedbirler ve uygulamalar kaçınılmaz olarak başta emekçi kesimler olmak üzere üretim hattındaki tüm bileşenlerde haddinden fazla mağduriyet yarattığı konusunda herkes fikir birliği içindedir.

Ancak sorunların doğru tespiti, çözümlere yönelik doğru teşhis ve tedavilerin hayata geçirilmesinde iktidar kadar muhalefet partilerince de sorumluluğun ve görev bilincinin ortaya konulması gerektiğine inanıyoruz.

Tabii, iktidar tecrübesi olmadığı gibi iktidar olma yönünde bir gayretinin olmadığını da yakından bildiğimiz meclisteki ana muhalefet partisi CHP’den bu doğrultuda bir gayret beklentisinde değiliz.

Zira, “Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok” anlayışındaki bir partiden vaki sorunların tespiti ve çözüm önerilerini beklemek en hafif tabirle “saflık” olurdu.

Onlardan ancak Demokratik Sol Parti Genel Başkanı’nın Mecliste Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 49. Yıldönümü üzerine gündem dışı konuşma yaptığı sırada Genel Kurul sıralarını terk etmeleri beklenirdi ve aynen öyle oldu, bekleneni de lâyıkıyla yerine getirdiler.

Bu sebeple yaptıkları çarpıcı (!) muhalefet için kendilerini tebrik ediyorum. Kıbrıs’ta görev yapan Türk askerine “işgalci” diyen PKK yandaşlarıyla yol yürüyenlerden zaten böyle bir karşı eylem beklenebilirdi.

Geçen hafta Mecliste görüşülerek yasalaşan Torba Kanun kapsamındaki yeni uygulamalar konusunda tribünlere oynayan işte bu CHP, şimdi de ekonomideki son gelişmeleri görüşmek üzere Meclisi olağanüstü toplantıya çağırıyormuş. Sevsinler sizi!

Hakikaten komedinin nirvanasını yaşıyor bunlar!

Adama sorarlar, bu torba kanun görüşülürken yarıdan fazlanız Mecliste yoktu, oylaması yapıldığında da yarıdan fazlanız oy kullanmadınız. Neymiş efendim? “Sahada”larmış!

Her halde top sahasındaydılar. Siz bu milletin aklıyla alay mı ediyorsunuz?

İnanın bunlara oy veren yurttaşlarımızın iyi niyetlerine ve halisane beklentilerine acıyorum. Ama şu kadarını söyleyebilirim ki, bu millet bunlara müstahak değildir, en kısa zamanda siyasetin güvenli limanı olarak sorunların çözümüne her türlü katkımızı ortaya koyacağız, dolayısıyla doğru noktada doğru muhalefet anlayışımızla ülke gündemini ilgilendiren konularda her zaman bildiğimiz doğruları söylemeyi sürdüreceğiz.

Değerli basın mensupları,

Haziran ayı itibariyle hesaplanan enflasyon çerçevesinde çalışanlara yapılan ücret zammı ve refah payının aynı oranlarda emeklilere yansıtılmamış olması evvel emirde sadece Anayasa’nın değil, ilahi adaletin de eşitlik ilkelerine uymadığı bir gerçektir.

Bu kararın yeniden gözden geçirilmesi konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızdan yüksek bir toplumsal beklentinin olduğunu belirtmek isterim.

Esasen beklentinin bir çok haklı yönü vardır, zira Demokratik Sol Parti olarak daha önce önerdiğimiz % 25 zammın, ele geçen maaşın baz alınması yerine  kök ücretin baz alınarak yapılması 7.500 lira olan en düşük emekli aylığı üzerinde artış sağlayacak bir etki yaratmamıştır.

Bunun adı halk arasındaki deyimiyle “elim hamur karnım aç” gibi olmuştur.

Bir kez daha tekrarlarsak % 25 artış ele geçen maaş üzerine yapılmalı ve en az 4.000 lira seyyanen bir zam da ilave edilmelidir. Adil olan da budur.

Ekonomi yönetiminin yükselme trendindeki enflasyona karşı almakta olduğu tedbirlerin sert karakterde olması ciddi bir toplumsal travmanın tetiklenmesine yol açmıştır.

Akaryakıt fiyatlarının, döviz kurlarında ve uluslararası piyasalardaki değişikliklere bağlı olarak son iki ayda en az yüzde 70 oranında arttığı gözlerden kaçmamaktadır.

Bu yükselişte geçen hafta akaryakıttan alınan ÖTV güncellemesinin de önemli etkisi olduğu elbette yadsınamaz.

Kabul etmek gerekir ki akaryakıtta kısa sürede oluşan bu denli yüksek oranlı fiyat artışları makul değildir ve ülkemizde birçok kesimi olumsuz etkileme özelliğine sahiptir.

Akaryakıt, tarımsal üretimde, sanayide, ulaştırmada ve enerjide temel girdilerden birisidir.

Bu artışın üretim maliyetlerini yükseltmesi bunun sonucu da mal ve hizmet fiyatlarının daha da artarak enflasyonla mücadeleyi olumsuz şekilde etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Öte yandan hatırdan çıkarılmamalıdır ki, yüksek vergiler akaryakıt kaçakçılığının cazibesini artıran temel etkenlerden biridir.

Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde akaryakıt kaçağı yaygın karşılaşılan suçlardandır.

Yurt içinde vergiler arttıkça kaçakçıların kâr marjı yükselmekte ve yasadışılığın cazibesi artmaktadır. Sonuçta devletimiz öngördüğü vergiyi toplayamadığı gibi gelir ve kurumlar vergileri açısından da gerekli tahsilatı yapamama riskiyle karşılaşmaktadır.

Bu aşamada atılması gereken öncelikli adım, akaryakıt sektöründe vergi kayıp ve kaçağını en aza indirecek önlemlerin geliştirilmesidir. Buna yönelik olarak akaryakıtta, başka birçok alanda olduğu gibi, KDV stopajı yapılması gerçekçi bir yöntem olacaktır. Keza bu alanda uzmanlaşmış Hesap Uzmanlarınca sektörün sürekli olarak denetime tabi tutulması da yeni vergiler konulmadan ya da oranlar yükseltilmeden arzu edilen kamu gelirlerinin sağlanmasına yardımcı olacaktır.

Mali disiplinin sağlanması için öngörülen gelir artışları sadece yeni vergiler koyarak veya oranları artırmak suretiyle elde edilmez. Öncelik, mevcut oran ve vergilerin tam ve zamanında toplanmasını sağlayacak idari yapılanmada ve önlemlerde olmalıdır.

Bu kapsamda yayımlanan Kamuda Tasarruf Genelgesi isabetli bir uygulamadır, umarım başta Cumhurbaşkanlığı kurumu olmak üzere diğer tüm Bakanlık ve bağlı kurumlarında amacı ve gereği dışında hesapsız, kontrolsüz harcamalara son verilir.

DSP olarak akaryakıttan alınan ÖTV’nin 6 ayda bir enflasyona uyarlanmasını hatalı buluyor ve yeniden gözden geçirilmesini gerektiğini düşündüğümüzün altını çizmek istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanının körfez ülkeleri ile gerçekleştirdiği gerek ikili, gerekse heyetler arasındaki çalışmalarında ekonomimize olumlu katkılar sağlayacak önemli gelişmelerle döneceğine inanıyorum.

Bununla birlikte hükümetin, kamu harcama dengesini sağlayacak, üretim çeşitliliğini ve elbette ihracat olanaklarını artıracak, ödenebilir nitelikte vergi kapasitesini ve denetim gücünü artıracak tüm karar ve girişimlerinin yanında olacağımızı ifade ediyor, hepinizi saygıyla selâmlıyorum. Sağ olun, var olun.” ifadelerini kullandı. 

 

Başa dön tuşu