Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder AKSAKAL TBMM’de Basın Toplantısı Gerçekleştirdi
Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Önder Aksakal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Basın Toplantı Salonu’nda gündemle ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi.
Açıklamasında,
Değerli basın mensupları,
Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Tam Bağımsız Türkiye idealinin gerçekleşebilmesi kriterlerinin mihenk taşı olan “İstikbal göklerdedir.” işareti büyük önem arz etmektedir.
Bugün Dünya Sivil Havacılık Günü. Türkiye olarak bu alanda çok önemli aşamalara ulaştığımız konusu tartışma götürmez bir gerçek olarak göz önünde durmaktadır. Dünya’nın neredeyse her noktasına ulaşım ağı kurmuş olan başta Türk Hava Yolları olmak üzere diğer havacılık şirketlerimiz, milletçe göğsümüzü kabartan faaliyetlerini her geçen gün daha da geliştirerek sürdürmektedirler.
Yüzbinleri bulan istihdam alanıyla da ülke ekonomisine önemli katkılar sunan bu sektörde, işvereninden çalışanına kadar herkesi yürekten tebrik ediyorum, bu vesileyle Dünya Sivil Havacılık Gününü kutluyorum.
Havacılık dediğimizde elbette öncelediğimiz bir başka husus da Savunma Sanayindeki gelişmeler olmaktadır.
Biraz önce de değindiğim üzere bağımsızlığımızın sonsuza kadar sürdürülmesi gökyüzüne olan hakimiyetimizin gücüyle orantılıdır.
Bu konuda yürütülen çalışmalar küresel emperyalist sistemin canını sıkacak boyutlara vardığında her seferinde akamete uğratılmışsa da özellikle 15 Temmuz hain darbe kalkışması sonrasındaki kararlı bir iradenin ortaya konulmasıyla yeni bir safhaya evirilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri ile ortaklaşa başlattığımız ve 2,5 milyar dolar yatırım payıyla katıldığımız F35 projesinden çıkarılmamız, çıkarılmakla kalmayıp katkı payımızın gasp edilmesi, daha öncesinden sahip olduğumuz F16 savaş uçaklarımızın bakım ve revizyonları konusunda sürekli sıkıntılar çıkarılması kendi uçağımızı bir an evvel göklerde görme arzumuzu da kamçılamış, bu konuda oldukça önemli mesafeler de katledilmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada İHA ve SİHA’larımız, gerek helikopterlerimiz ve gerekse HÜRKUŞ gibi, KAAN gibi son teknolojiyle donatılmış uçaklarımız yakın geleceğin parlayan yıldızları olarak sadece Türk Savunma sistemine değil, ihtiyaç duyan başka ülkelere de ihraç edilerek ekonomimize önemli katkılar sağlayacaktır.
Değerli basın mensupları,
Geçtiğimiz 14 Kasım itibariyle, Türk siyasi yaşamında önemli bir konuma ve misyona sahip olan Demokratik Sol Partimizin 38.nci yaşını idrak ettik.
Sonrasında ise geçtiğimiz Pazar günü de 12. Olağan Kurultayımızı “İnanç, Emek, Mücadele, İrade” teması altında TES-İŞ Sendikası Salonunda gerçekleştirdik. Öncelikle Kurultayımızın Partimize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Büyük Atatürk’ün bizlere emaneti, demokratik, lâik, sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmak ve bu topraklar üzerinde geleceğini kurgulayan her bir ferdin insanca yaşam sürmesinin güvencesi olmaya devam edeceğiz.
Cumhuriyetimizin 100.ncü yılında yeniden parlamentoda yer alarak bu süreci daha da ileri taşımak temel amacımız olacaktır.
Değerli basın mensupları,
Dünya üzerindeki emperyalist paylaşım savaşları hız kesmeden her bölgede farklı versiyonlarıyla devam ediyor.
Dün Ukrayna – Rusya savaşıyla kuzeyimizde, bugün Hamas – İsrail çatışmasıyla güneyimizde sürdürülen manevi yıkımlar, ekonomik yıkımları da beraberinde getiriyor.
Günümüz dünyasında yaşanan bu çatışmaları artık geleneksel savaş yöntemleri ve kurallarını da yok sayarak sürdürülmesi, dünyayı tamamen ele geçirme gayretindeki sapkın emperyalist mekanizmaların tüm değer yargılarını ortadan kaldırması insanlık alemini hızla bir bilinmeze götürme riskini beraberinde taşımaktadır.
07 Ekim 2023’te başlayan ve bugün tam iki ayı geride bırakan çatışmalar artık bu niteliğini kaybetmiş, tam bir katliam, tam bir soykırım haline dönüşmüştür.
Bu durum asla kabul edilemez, böyle bir manzara karşısında, kendisine “insanım” diyen hiçbir canlı sessiz kalamaz, kalmamalıdır.
Fakat ne yazık ki sözüm ona başta dünyanın gelişmiş ülkeleri olmak üzere, bölge ülkelerinin dahi sessizliğini koruduğu da acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Mazlum insanların, kadınların, çocukların, yaşlıların hunharca katledilmesi, yaşam alanlarının son teknoloji silahlarla tarumar edilmesi esasen insanlığın yok edilmesiyle eş değer görüntü vermektedir.
Bu saldırıların nihai aşamasında hedeflerinin Anadolu topraklarının olduğunu biz çok iyi biliyoruz. 100 yıl önce başaramadıklarını bugün bir kez daha deneme gafletinde bulunan batılı emperyalist devletler, Çanakkale’de yaşadıklarını, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Ege’de uğradıkları hüsranları unutmuş görünüyorlar.
Aynı inanca tabi olduğumuz Filistin halkını topyekûn ortadan kaldırma girişimine karşı daha fazla sessiz kalınamayacağı açıktır.
“Yurtta barış, dünyada barış” ilkemiz saklı kalmak koşuluyla şu da çok iyi bilinmelidir ki Türk milleti “uysal koyun” da değildir. Özellikle kendileriyle müttefik olduğumuz devletlerin bunu çok iyi algılaması ve değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.
İsrail’in kontrolsüz saldırılarının bir an önce sonlandırılması, Filistin halkının uğradığı maddi manevi her türlü zararın tazmin edilmesi, binlerce yıldır o topraklarda yaşayan insanların güvenli, huzurlu ve mutlu bir yaşama yeniden döndürülmesi zarureti vardır.
İsrail’in yaptığı kelimenin tam anlamıyla “dağdan gelip, bağdakini kovmaktır.”
Bu durum kabul edilemez.
Dünya tarihinde önemli süreçleri kurgulamış ve belirlemiş bir millet olarak asil Türk milleti buna geçit vermemelidir.
Türk Devletleri Teşkilatı bu sürece yön vermeli, Kuzey Kıbrıs’ta yer alan ve bugün 40 yılını geride bırakmış Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasıyla başlayacak eylem planını derhal hayata geçirmelidir.
Değerli basın mensupları,
Pazartesi günü yani 11 Aralık tarihi itibariyle 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu yüce Mecliste görüşülmeye başlanacak. Elbette çok değerli görüşler ve önerilerle de bu çalışmaya katkılarımız olacaktır.
Ancak hepimizin içinde bulunduğu bir ekonomik sıkıntı döneminin de en az hasarla atlatılması sorunu önümüzde duruyor.
2024 yılı Asgari Ücret miktarının tespiti ve gerçekten zor şartlarda yaşam sürdüren emeklilerimizin beklentilerinin karşılanması büyük önem arz ediyor.
Resmi rakamlar değerlendirildiğinde bile ülkede açlık sınırı 15 bin, dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 45 bin lirayı geçmiş haliyle yeni yıla gireceğiz.
Bütçe Kanununun görüşmeleri süreci bu sıkıntıların da giderilmesinde önemli bir aşama olmalıdır diye düşünüyoruz. Özellikle üretim ekonomisini önceleyen bir stratejinin kurgulanması bu yolda atılacak en önemli adımların başında gelecektir.
Asgari ücretle yaşamını sürdürmek durumunda olan insanlarımızın ve geçim sıkıntısını en üst seviyede yaşayan toplum kesimlerinin enflasyona karşı mutlaka korunması gerekir.
2024 yılında ikinci kez değerlendirilmeyeceği de öngörülen asgari ücret için Asgari Ücret Tespit Komisyonunun daha radikal yaklaşımlarla bir rakam belirlemesi, bunun da 20 bin liranın altında olmaması hakkaniyetli bir tespit olacaktır.
Hazırlanan bütçede “büyük şehirlerin çeperlerinde kentsel tarım” hedefinin ortaya konulması gerçek kalkınma adına ciddiyetten uzak bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir.
Ülke topraklarının ekilebilir her noktası üretime açılmalıdır, başta Büyükşehir Yasası değiştirilerek köyler gerçek sahiplerine, yani köylülere geri verilmelidir.
Demokratik Sol Parti olarak kalıcı bir ekonomik refahın ancak tarımsal ekonominin güçlendirilmesiyle sağlanabileceğine inanıyoruz. Bunun tarihte ve gerçekte karşılığı olduğunu herkes kabul etmektedir.
O halde çalışmalarımız bu strateji üzerine geliştirmeli ve çeşitlendirmeliyiz.
Dün toprak paylaşımı adına yapılan, petrol ve enerji alanları için yapılan savaşlar, bundan böyle tatlı sular için yapılacak görünüyor.
İşte İsrail eliyle küresel emperyalizmin bölgemiz üzerindeki planı esasen tam da budur. Dicle – Fırat nehirleri arasındaki büyük Mezopotamya’yı ele geçirmek ve tüm dünyayı kontrolü altına almak birinci hedefleridir.
100 yıl önce bu badireyi yaşamış ve atlatmış olan bir milletin mensuplarıyız. Siyaseten de içimize yerleştirdikleri işbirlikçileri eliyle yaratmaya çalıştıkları kargaşa ortamlarıyla bunu başarmaya gayret etseler de en nihayetinde milliyetçi, vatansever yapıların duvarına toslayacaklardır. Bundan şüphemiz yoktur.
14 ve 28 Mayıs seçimleriyle tahkim edilmiş olan bu duruş, 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Genel seçimleriyle taçlandırılacak ve milletin meclisinde zirveye ulaşan pervazsız saldırılara da son verilecektir.
Mayıs seçimlerindeki yenilgilerinin şaşkınlığını üzerinden atamamış olan malum muhalefet, darmadağın ettikleri masanın bacaklarını tamir etmekle uğraşadursun, Cumhur ittifakında vücut bulan antiemperyalist siyasi duruş içimizde ve bölgemizde oluşturulan ihanet yapılanmalarını da mutlaka tasfiye edecektir.