Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder AKSAKAL’ın, 26 Ağustos Malazgirt Zaferi ve Büyük Taarruz’un Başlangıcı Konulu Mesajı
Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder AKSAKAL, 26 Ağustos Malazgirt Zaferi ve Büyük Taarruz’un Başlangıcı ile ilgili mesaj yayınladı.
Mesajında, “Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarından kalkıp üç kıtaya yayılan Türk milleti, farklı coğrafyalarda sayısız devletler ve imparatorluklar kurarak defalarca tarihin akışını değiştirmiş, hâkim olduğu topraklarda uygarlık tarihine önemli katkılar sunmuştur.
Milletimizin tarihinde, övünç ve kıvanç duyarak hatırladığımız ve bizden sonraki nesillere de bir gurur kaynağı olarak aktarabileceğimiz pek çok olay vardır.
Bugün, tarihimizin en önemli dönüm noktalarını oluşturan bu olaylardan ikisini bir arada anıyor ve yıl dönümlerini birlikte idrak ediyoruz.
Bunlardan birincisi 26 Ağustos 1071’de, Alparslan komutasındaki Selçuklu ordusunun Bizans ordusuna karşı, Malazgirt ovasında kazandığı büyük zaferdir.
Son derece stratejik bir toprak parçası olan Anadolu’nun kapılarını Türklere açan ve on beş-yirmi yıl gibi kısa bir sürede Anadolu’nun ebedi olarak bir Türk yurdu hâline gelmesini sağlayan bu zaferin, yani Malazgirt Zaferi’nin 952. yılını kutluyoruz.
Bu vesileyle büyük komutan ve devlet adamı Alparslan’ı ve şanlı ecdadımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Bugün kutladığımız ikinci olay ise Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 26 Ağustos 1922 günü, sabahın erken saatlerinde Afyon-Kocatepe’de, Türk topçusunun ateşiyle başlayan, 30 Ağustos’ta kesin zaferle ve 9 Eylül’de Türk süvarilerinin İzmir’e girişi ile sonuçlanan Büyük Taarruz’dur.
Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutan olarak yönettiği ve hazırlık aşamasından itibaren hem askerî hem de siyasi inisiyatif aldığı Büyük Taarruz, işgalci Yunan ordusunun kesin yenilgisiyle sonuçlanmış, böylece başta İtilaf devletleri ve Yunan Hükümeti olmak üzere Anadolu Rumlarının, İzmir ve Batı Anadolu’da kurmayı düşündükleri özerk “İyonya” devleti projesi hayata geçirilemeden, Türk milleti ve onun kahraman ordusu tarafından tarihin çöplüğüne gönderilmiştir.
İyi düşünülmüş, iyi hazırlanmış, iyi yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan Büyük Taarruz ile Atatürk’ün askerî dehası bir kere daha tezahür etmiş, Türk milletinin özünde var olan vatan sevgisi ve kahramanlık özellikleri ile hür ve bağımsız yaşama azmi, vatanı işgalden kurtarmış; Cumhuriyet’e giden yolun başlangıcı olmuştur.
Tarihi öğrenmek ve bir neden-sonuç ilişkisi içerisinde incelemek; daha da önemlisi, başımız dik ve hür bir şekilde üzerinde yaşadığımız toprakların nasıl kazanıldığını anlamak adına, gerek Malazgirt Zaferi’nden gerekse Büyük Taarruz’dan çıkaracağımız çok önemli dersler vardır.
“Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını başkaları çizer.” Sözündeki gibi, kendi tarih ve kimliğini bilmeyen, bunun şuurunda olmayan hiçbir kültür yaşayamaz, hiçbir millet ilelebet varlığını sürdüremez.
Yaşadığımız Anadolu coğrafyası birçok kadim medeniyete beşiklik yapmış, dünyanın en güzel, fakat güzel olduğu kadar da en çok mücadelenin verildiği bölgesidir. Malazgirt Zaferi’nden bu yana 952 yıldır her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi, “şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ” bu toprakları anlatan en güzel dizelerdendir.
Dün, bugün ve yarın üzerine kafa yoran, geçmişi, bugünü ve geleceği kendi kimlikleriyle nasıl birleştirebileceklerini düşünen herkes bu güzel vatana sahip çıkmalı, bizi biz yapan değerleri korumalı ve milletimizi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak için çok çalışmalıdır.
Bilginin her gün katlanarak arttığı, teknolojinin hızlı bir şekilde ilerlediği günümüz dünyasında, uygarlık âleminin onurlu bir üyesi olarak bugün dünden daha iyi olmak zorundayız. Zorluklar karşısında asla pes etmemeliyiz. Milletçe omuz omuza verdiğimiz takdirde aşamayacağımız hiçbir engel, çözemeyeceğimiz hiçbir problem ve altından kalkamayacağımız hiçbir zorluk yoktur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Hiçbir zafer gâye değildir. Zafer ancak kendisinden daha büyük bir gâyeyi elde etmek için vasıtadır. Her büyük meydan muharebesinden, her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem doğmalıdır.”
Atatürk’ün arzuladığı ve hayalini kurduğu yeni âlemleri hep birlikte tesis etmek, onun gösterdiği hedefe hep birlikte yürümek en büyük temennimiz olmalıdır.
26 Ağustos’ta, geçmişimize olan saygımızı ve geleceğe duyduğumuz umudu bir arada taşıyan bir günü yaşıyoruz. Malazgirt Zaferi ve Büyük Taarruz‘un başlangıcı, milletimizin dirilişinin, birlik ve beraberliğinin sembolüdür. 26 Ağustos’lar, yarınlarımızın teminatı gençlerimize yol gösterici ışık olmaya devam edecektir.
Bu vesileyle, başta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere onun silah arkadaşlarını, Türk milletinin sayısız zaferlerinde kahramanca mücadele eden vatan evlatlarını, şehitlerimizi, saygı, minnet ve şükranla anıyorum.” ifadelerini kullandı.