DSP 12. OLAĞAN “İNANÇ, EMEK, MÜCADELE, İRADE” KURULTAYI TOPLANDI.
Demokratik Sol Parti 12’nci Olağan Kurultayı, 'İnanç, Emek, Mücadele ve İrade’ ana temasıyla Ankara’da, Tes-İş Sendikası Genel Merkez Konferans Salonunun da düzenlendi.
Demokratik Sol Parti 12’nci Olağan Kurultayı, “İnanç, Emek, Mücadele ve İrade” ana temasıyla Ankara’da, Tes-İş Sendikası Genel Merkez Konferans Salonunun da düzenlendi.
Kurultayın gerçekleştirildiği salona partilerin yoğun tezahüratı ve alkışları eşliğinde giriş yapan Genel Başkan Önder AKSAKAL, delegeleri selamlayarak geldi.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın davet teşekkürü mesajının okumasının ardından DSP Genel Sekreteri Müzeyyen OKUR’ un kurultayı başlatmasının sonrası Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimiz ile Demokratik Sol Parti’nin kurucusu Bülent ECEVİT ve ebediyete intikal etmiş partililerin manevi huzurunda 1 dakikalık saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı okundu.
Kurultayı yönetimi için verilen önerge üzere yapılan oylamada, Parlamento ve Hükümetle İlişkilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Av. Hasan ERÇELEBİ’ in başkanlığında 2 Başkan Yardımcısı ve 10 Yazman üye Divan Heyeti olarak seçilerek görev aldı.
DSP’nin kuruluşunun 38. yılının da kutlandığı Kurultay’da, Demokratik Sol Parti’nin kurucusu Bülent ECEVİT’ in 12 Eylül 1980 yılından günümüze kadar olan sürecin zorluklarını anlatan ve Genel Başkan Sayın Önder AKSAKAL’ ın 13 Aralık 2015 yılından günümüze olan çalışmalarını ve Demokratik Sol Parti’nin bu sürece ilişkin hikâyelerini bir kısa film olarak gösterildi. Daha sonra konuşmalarını yapmak üzere DSP Genel Başkanı Sayın Önder AKSAKAL kürsüye geldi. AKSAKAL yaklaşık 1 saat süren kapsamlı konuşmasında, ülkenin içinde bulunduğu genel durum, iç ve dış politikada yaşananlar ve DSP’nin çözüm önerileri üzerine yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“İnanç, Emek, Mücadele, İrade” Kurultayı
Şehitlerimizin kanlarıyla, gazilerimizin terleriyle yoğrulmuş bu toprakların ilelebet sahibi aziz Türk milleti!
Eşsiz vatanımın, güzel Türkiye’mizin her köşesinden ve dünyanın dört bir yanından sosyal medya hesaplarımız üzerinden Kurultayımızı takip eden aziz yurttaşlarım,
Bu kutlu günümüzde toplantımızı şereflendiren Siyasi Partilerimizin, Sendikalarımızın ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, saygıdeğer konuklarımız,
Partimizde bu şerefli görevi benden önce üstlenmiş Sayın Genel Başkanlarım,
Bugün, 38.nci yaşını kutladığımız Demokratik Sol Partinin cefakâr emekçileri, değerli yol arkadaşlarım,
Kurultay Divanımızın Sayın Başkanı ve Üyeleri,
Değerli Basın emekçisi kardeşlerim,
12 Eylül Faşizmine karşı emekçilerin hak mücadelesinden doğan, halkçı Ecevit’in önderliğinde “Bizim İki Gücümüz Var; HALK ve HAK” diyerek yola çıkan, Cumhuriyetçi, Halkçı, Laik, Milliyetçi, Devletçi, Devrimci, kısacası Atatürkçü insanların partisi Demokratik Sol Parti’nin 12.nci “İnanç, Emek, Mücadele, İrade” kurultayında;
Hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum. HOŞGELDİNİZ!
38.Yaş günümüz hepimize kutlu olsun!
12.nci Olağan Kurultayımız, bizlere, Partimize, halkımıza ve Devletimize hayırlı, uğurlu olsun!
Yıl 1985, aylardan Kasım’ın 14’ünde bir Perşembe günü Türk siyasi hayatına adım attı DSP!
Tam 4.900 gün sonra, yani 18 Nisan 1999’da hem Sol’un, hem de Türkiye’nin birinci partisi olmayı başardı.
Emeğin hak mücadelesi olarak inançla, büyük emeklerle, yılmadan yürütülen bir mücadeleyle ve sarsılmaz bir iradeyle çıkılmıştı bu kutlu yola.
Çok çile çekildi. Kısıtlı imkânlarla hayatlarını kurgulamak zorunda kalan yurttaşların büyük özverileriyle elde edilmişti bu başarı.
Demokratik Sol Parti 38 yıldır inançlı insanların, Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak için, demokrasinin, adaletin, sosyal devletin, hukukun üstünlüğünün yerleşmesi için küresel emperyalizmle mücadele ettiği bir siyasal zemin ve umut alanı olmuştur.
İllerde, ilçelerde, beldelerde parti binalarını kendi yuvaları gibi gören partililerimizin mütevazı katkılarıyla sağlanmıştır bu varoluş.
Kışın sobasını, evinden getirdiği bir kucak odunla, bir poşet kömürle yakan, bakkaldan aldığı bir paket çayla, bir paket şekerle misafirlerini ağırlayan, aralarında topladıkları paralarla aldıkları akaryakıtla köylere, mahallelere, fabrikalara giden cefakâr partililerimizin emeklerinin semeresidir bu güvercin yuvası.
Onun için Sinop’tan Gaziantep’e, Şanlıurfa’dan Kırklareli’ye, Aydın’dan Giresun’a, Mardin’den İstanbul’a kadar Demokratik Sol’un iktidarına kilitlenmiş Ecevitçilere, Atatürkçülere, burada bulunan Demokratik Solculara binlerce kez selam olsun!
Büyük devlet adamı, Onursal Genel Başkanımız, Başbakanımız Bülent Ecevit’in bizlere emanetidir bu kutlu çatı!
Kuruluş felsefesini, en yüce değer olarak gördüğü emeğin daha da yüceltilmesinden, üzerinde yaşadığımız gezegenin, üzerinde yaşayan tüm canlıların ortak sahibi olduğu anlayışından, çokça üretip hakça paylaşma düsturundan alan Demokratik Sol, bu topraklar üzerinde on bin yıllık geçmişe sahip asil Türk milletinin sonsuza kadar yaşatılması ülküsüne inanmış, milliyetçi, vatansever, emekten yana sol bir parti yapısıyla halkına hizmet amacını gütmüştür.
Küresel emperyalizme bu karşı kararlı duruşu, dönem dönem faşist saldırılara maruz kalmasına sebep olsa da her seferinde küllerinden yeniden doğmayı başarmıştır.
2002 yılında uğradığı sivil darbeden bugüne kadar geçen sürede birçok entrikayı ve yok etme girişimini yaşamışsa da, son tahlilde Ecevit’in “biz sana mecburuz DSP, Türkiye sana mecbur DSP” inancıyla siyaset sahnesinde var olduğunu, belirleyici olduğunu bugün bir kez daha göstermiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle 38.nci yaşımızı bir kez daha gururla kutluyorum!
Bugün Dünya Engelliler Günü. Hepimizin bir engelli adayı olduğu bilinciyle, daha yaşanası bir dünyada
sağlık, mutluluk ve huzur dileklerimle bu önemli günün farkındalığına bir kez daha vurgu yapıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
12.Olağan Kurultayımızı 1 yıl gecikmeyle toplayabildik.
Hepinizin yakından tanık olduğu olaylar zinciri maalesef böyle bir mecburiyeti beraberinde getirdi.
Bu durumu dahi istismar etmeye çalışanlar oldu ama 11. Olağan Kurultayımızı topladığımız 15 Aralık 2019 tarihinden sonra, yani 10 Mart 2020 itibariyle dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgını, Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan Pandemi kararının ortaya konulması, sadece ülkemizde değil tüm dünyada sosyal ve siyasal yaşamı olumsuz etkilemişti.
İki yıldan uzun süren bu sancılı dönem İl – İlçe kongrelerimizin yapılamamasına, teşkilatlanma çalışmalarımızın aksamasına, gerek çalışma hayatındaki kilitlenmenin getirdiği ekonomik daralma, gerekse partili yol arkadaşlarımızın, ben ve ailem dahil birçoğunun Covid’e yakalanması, vakalarının ise ağır seyretmesi önemli bir engel teşkil etmişti.
Bu vesileyle, o dönem itibariyle Merkez Disiplin Kurulu Başkanımız olan Antalya’dan Diş Hekimi Ragıp Hazar arkadaşımız başta olmak üzere bu illete yenik düşerek aramızdan ayrılan tüm partililerimiz için bir kez daha yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun.
Akabinde ise ortalık rahatladıktan sonra da hemen gündeme gelen 2023 Milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçimleri takvimi sadece bizde değil, diğer bazı partilerde de Kurultay tarihlerinin seçimler sonrasına bırakılması zaruretini doğurmuştu.
Değerli arkadaşlarım,
38 yıllık dönemimizi tüm ayrıntılarıyla burada paylaşarak zamanınızı alacak değilim, ancak şunu sizler de çok yakından biliyor ve yaşıyorsunuz ki, DSP bugün dahi aynı “yok sayma ve yok etme” planlarının hedefinde tutulmaya devam ediliyor.
Tam 21 senedir tek kuruş hazine yardımı almadan ayakta kalmayı başarmamız, emperyalizmin gözdesi haline gelmiş sözde Atatürkçü partilerle amansız mücadelemiz, terör yapılanmalarına ve bölücülere karşı inançlı ve tavizsiz bir duruş göstermemiz bunları rahatsız etse de, bundan sonra daha fazla inanç ve kararlılıkla rahatsızlık vermeye devam edeceğiz.
Çok zaman geçmedi, daha dün gibi..
2017 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ülke yönetiminin parlamentodan çıkan bir hükümetle sağlanması yerine, halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı tarafından üstlenilmesi esasına evrildi.
Aynı zamanda çıkarılan bir yasal düzenleme ile de yüzde 50+1 esasına dayalı bu sistem, ittifaklar yoluyla koalisyonların seçimden sonra değil seçimlerden önce yapılması zaruretini de beraberinde getirdi.
Hatırlayacaksınız, 2018 seçimlerinde kanunsuz bir ilke kararıyla bizim seçimlere katılmamız engellendiğinde, yollarda sözüm ona “hak, hukuk, adalet” arayanlar, çizgisi istikameti belli olmayanlara 15 günlüğüne 15 milletvekili verip ittifaklarına alarak onların Meclise girmelerine vesile olmuşlar ama DSP için “partilerini kapatıp gelsinler” diyebilmişlerdi.
Biz Türkiye’nin sorunlarına odaklanıp, oluşan sorunlardan ülkeyi ve halkı kurtarmaya çalışırken Cumhuriyet Halk Partisi rakip olarak sadece Demokratik Sol Partiyi görerek kendisini kurtarma derdine düşmüştü.
Sonrasında katıldığımız 2019 Mahalli İdareler seçimlerinde 1.392 seçim çevresinden ancak 411’inde aday göstererek Türkiye genelinde yüzde 1, otuz Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde ise yüzde 1.5 oy alarak küllerimizin altındaki sönmeyen közü alevlendirmeyi başardık.
Biliyor musunuz; o malûm cenah daha seçimler biter bitmez, oy pusulalarının üzerindeki mühürlerin, ıslak imzalı tutanakların mürekkebi bile kurumadan, kendilerinin aday göstermediği ama DSP’ye başvurup bizim adayımız olarak seçilen Belediye Başkanlarını yeniden partilerine transfer etmek için harekete geçtiler.
Başardılar mı? Tümü olmasa da iki ilçe ve üç belde başkanı onursuz bir şekilde bu davetlere icabet ettiler.
Onlar bu karaktersizlikleriyle yaşamlarını sürdürsünler, Demokratik Solcular asil duruşlarıyla her zaman alnı açık başı dik şekilde halkına hizmet mücadelesine devam edecektir!
Değerli dava arkadaşlarım,
Cumhuriyetimizin 100.ncü yılını geride bıraktığımız bu süreçte, ülkemiz ve topraklarımız üzerindeki emperyalist heveslerin ve hayallerin devam ettiğini tüm çıplaklığıyla görüyor ve bulduğumuz her fırsatta anlatıyoruz.
Türkiye 40 yıldır sürdürdüğü terörle mücadelenin yanında, bölgesel bir takım emperyalist hesapların da bozulması yönünde kapsamlı mücadelesini kesintisiz bir şekilde sürdürmektedir.
Bu mücadele, sadece güneyimizde gerçekleştirilmeye çalışılan bir terör devletinin oluşumunu önlemenin yanında, doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizin korunmasında, Savunma Sanayimizin yerli ve milli bir karaktere dönüştürülmesinde, Kıbrıs Türk Devleti’nin tüm dünya tarafından artık tanınması stratejisinde de kararlılıkla sürdürülmektedir.
Bugün, Amerika öncülüğünde yürütülen bölgesel dizayn projesi, kadim Türk devletinin vaziyet almasıyla birlikte farklı bir mecraya evrilmiş, bölgesel ve etkili bir güç olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin iradesi dışında bir oldu-bittiye müsaade edilmemiştir.
Ancak, Amerika’nın Türkiye’deki işbirlikçi siyasi yapısı CHP ve onun öncülüğünde oluşturulan “Millet İttifakı” organizasyonu, geçmişte her on yılda bir hayata geçirilen askeri darbeler yerine sivil darbe yapılması için misyon üstlenmiş, emperyalist sistemin elebaşı ABD ile Türkiye siyasetinde sözde anti-emperyalist siyaset yaptığını iddia eden bazı partiler aynı hizada buluşabilmişlerdir.
Kendilerini solcu, sosyalist ve hatta komünist olarak tanımlayan partilerin yanında PKK ve FETÖ terör örgütleri, Amerika’nın işaret ettiği Cumhurbaşkanı adayını seçtirmek için kol kola girmişler;
- “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan yurttaşlara, “Generali olsanız ne yazar, it sürüleri!” diyerek hakaret eden,
- “Herkes haddini bilecek, biz bu sistemi değiştireceğiz, bizim küçük hesaplarımız yok… Biz 100 yıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz” diyen terör örgütü memurlarıyla el ele vererek laik Cumhuriyet rejimini yıkıp, şehitlerin kanlarıyla yoğrulmuş vatan topraklarını bölüp küffara teslim etmeye yeltenmişlerdir.
Demokratik Solcular bu sinsi planı, bu kalleş senaryoyu, bu sefil siyaseti çok iyi tahlil etmiş, 2023 seçimlerinde milliyetçi, vatansever, kararlı bir duruş sergilemiş, tarihi bir sorumluluk duygusuyla devletinin yanında yer almayı tercih etmiştir.
Bu süreçte kendi içimizde yer alan, bu tezgâhın parçası haline gelmiş bazı yönetici düzeyinde görevli olanlarla da mücadele ettiğimizi, bunların bir kısmının bilerek, diğer bazılarının da aymazlıklarıyla uğraştığımızı belirtmek isterim.
“Her ne şekilde olursa olsun..” kriterindeki bireysel beklentilerine karşılık bulamamış bazı sözde partililer, bulundukları yerde il ve ilçe binalarımıza astıkları pankartlarla partimizi kargaşa içerisindeymiş algısı yaratarak işbirlikçi Millet İttifakı tayfasına hizmet etmişlerdir.
İçimizdeki bu tetikçilerin, bir taraftan Amerika’nın, bir taraftan AB ülkelerinin, bir taraftan Kandil’deki PKK elebaşılarının, bir taraftan da Pensilvanya’daki FETÖ elebaşılarının işaret ettiği Cumhurbaşkanı adayını destekleme gayreti, işte buradaki inançlı ve bilinçli Demokratik Solcuların sarsılmaz iradesine toslamış, bizi kendi içimizden parçalama girişimi geri püskürtülmüştür.
Peki, bu meczuplar geri durmuşlar mıdır? Tabii ki hayır!
Bu süreçte, 2002’de emperyalistlerle işbirliği yaparak partimizden ayrılan, partimizin TBMM’ndeki grubunu karpuz gibi ikiye bölen, geçmişte Demokratik Sol Parti sayesinde Milletvekili unvanı kazanıp sonrasında ise bir baltaya sap olamamış bu milletvekili eskileri de, partimizin tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmesi ihtimalini hazmedememişler, sanki tarih tekerrür ediyormuşçasına, 2002’de Ecevit’i sırtından hançerledikleri gibi bu seçimlerde de yine emperyalizmin hizmetinde yer alıp, onların istediği Cumhurbaşkanı adayına destek açıklaması yaparak, partimiz aleyhine imza kampanyaları düzenlemişler, ihanetlerini ikiye katlamışlardır!
Ellerinde, Milletvekili olabilmek için hazırladıkları adaylık dosyaları, bankaya yatırdıkları binlerce liralık başvuru harcı dekontlarıyla CHP’nin merdivenlerinde kuyrukta beklemekten, günlerce kulis yapmaktan utanmamışlar, aday gösterilmedikleri gibi kendilerini halâ daha “DSP Milletvekilleri” olarak tanımlama yüzsüzlüğünden de vazgeçmemişlerdir.
Hatta bunlardan biri Ecevitler tarafından Ankara Milletvekili yapılmış, sonra Bakan yapılmış, Zeki Sezer döneminde Örgüt Kurulu Başkanlığı yapmış, 2009 Olağanüstü Kurultayının ertesi günü Noter’den gönderdiği İhtarname ile DSP’den istifa ettiğini belirtmiş, 2023 seçimleri öncesinde de İYİ Parti Grup Toplantısında yakasına Meral Akşener tarafından rozet takılırken, kendisine verilen mikrofondan da utanmadan “ben buraya borcumu ödemeye geldim” diyebilmiştir.
Değerli kardeşlerim,
Her türlü yola tevessül ederek Demokratik Sol Parti’nin Meclise girmesini önleyemeyen bu hainler, PKK’nın güdümündeki HDP’nin Belediyelerine atanan Kayyumlara cansiperane karşı çıkan bu güruh, Demokratik Sol Parti’nin Kayyuma devredilmesi için Ankara Sulh Hukuk mahkemesinde dava açacak kadar alçalabilmişlerdir.
Kendilerine akıl hocalığı yapan, ama ne kadar akıllı olduğu Türk Yargısının verdiği kararla ortaya çıkan bir eski CHP Milletvekili Avukatın öncülüğünde, olayı partimize Kayyum Atanması girişimine kadar götürmüşlerdir.
Bunları bilmeniz, bu partiyi Kayyuma devretmek isteyenleri tanımanız, en yüksek karar organı olan Kurultay delegelerimiz olarak sizlerin hakkıdır. Genel Başkan olarak bunları size anlatmak da benim görevimdir.
Ancak bu kötü niyetli kişilerin unuttukları bir şey vardı;
Demokratik Sol Parti’nin güvercinleri, inançlı, yürekli, bilinçli yöneticileri, Mahkemede bu soysuzların, bu ihanet şebekesinin, Demokratik Sol Parti’yi her fırsatta arkadan hançerleyen satılmışların ve onların şarlatan Avukatlarının gözünün içine bakarak partimizi ve Ecevit’i öyle savunmuşlardır ki, hukukun şamarı yüzlerinde patlamıştır.
Değerli kardeşlerim!
Elbette bu ihalenin taşeronları kimlerdi diye merak edenleriniz vardır, o halde size birkaç tanesini söyleyeyim.
Birisi, 1999 seçimlerinde Ecevitler tarafından Yalova’dan Milletvekili seçtirilen ve daha sonra Zeki Sezer döneminde Partinin kasasını emanet ettikleri, trilyonlarca parayı nasıl kullandıkları hepinizce malum Genel Sayman görevini yapan zat,
Diğeri, partinin bol paralı döneminde bol sıfırlı bütçelerle, milyarlık kiralarla oturdukları parti binalarında İstanbul İl Başkanlığını yapan başka bir zat,
Diğeri partinin bugün Hatay İl Başkanlığını yapan, Hatay’da İl binası bile açamamış, bütün bunların üstüne ortalıkta sözüm ona Genel Başkan adayı olabilmek için dolaşan bir diğer zat ve takımdaki karakterleri özdeş olan saz arkadaşları bu işin başını çekenlerdi.
Tabii ki bunların ve bunlara Avukatlık yapan ve aynı zamanda partimizi pazarlamayı düşündükleri Cumhuriyet Halk Partinin üyesi bir milletvekili eskisinin açtığı dava reddedildi, hak ve adalet yerini buldu.
Değerli Demokratik Solcular, cefakâr arkadaşlarım,
Kurultaylar, partililerle hem dertleşmek, hem de hesaplaşma yeridir.
Burası er meydanı, burada sizlerle yüzleşmeye cesareti olmayanlar, partiyi Kayyuma devretmenin derdi içinde olanlar sosyal medya mecralarında yalan yanlış, terbiye dışı söylem ve palavralarla halâ daha manipülasyon yapmaya devam ediyorlar.
Bakın, hepiniz sosyal medya mecralarından takip ediyorsunuz. İçlerinde Genel Başkan adayı olarak ortaya çıkmaya çalışanlardan biri de üyesi olduğu bu partiye tek kuruş aidat ödemediği gibi, Mahkemeye vererek sözüm ona üyesi olduğu partinin kasasından İcra yoluyla aldığı10 bin lirayı kursağından geçirebilmiştir. Bunlar sizlerden sanıyorum ki imza bile istemiştir.
Bunların kendilerine taktıkları lâkap her ne kadar “85 ruhu” ise de bunlar esasen ruhsuzluğun nirvanasını yaşayan asalaklardır!
Bakalım bu piyonlar Kurultay’dan sonra, “patronlarına” ne diyecekler.
Düşünebiliyor musunuz değerli Demokratik Solcular?
DSP’yi seçimlerde ekarte ederek tamamen siyasetten silmeyi hayal edenler bunu başaramayınca, işi bu noktalara kadar taşımaktan çekinmediler.
Seçimlerde Başkanlık Kurulu ve Parti Meclisinin aldığı kararların aksine, parti binalarına astıkları pankartlarla PKK’nın, FETÖ’nün, Amerika’nın destek açıklaması yaptığı Cumhurbaşkanı adayını destekleyeceklerini ilan ederek Parti Tüzüğüne aykırı davranış sergileyen, Partiyi toplum nezdinde bir kargaşanın içerisindeymiş algısı yaratarak zayıflatmaya çalışanlar bunu başaramayınca olayı Mahkemeler eliyle gerçekleştirme küstahlığına kadar taşıdılar.
Ama öyle yağma yok!
Açıkça ilân ediyorum! Dost düşman herkes duysun ve bilsin!
2023 seçimleri sürecinde aldığımız doğru ve radikal kararlarla birlikte DSP üzerinde, kurulduğumuz günden bu yana sürdürülen CHP vesayetine artık son verilmiştir!
Demokratik Sol Parti hiçbir zaman ne etnik kimlik, ne de mezhepsel aidiyetler üzerine kurulmuş siyasetin zemini olmamıştır, buna tevessül edenlere de asla ve asla müsaade edilmemiştir! DSP sadece halka güvenmiştir, halkın partisi olmuştur.
Bu kararlarla DSP, yeniden milletin Meclisinde temsil olanağı bulmuş, hem de iktidar ittifakında yer alarak milletin derdine çare olabilme olanağını elde etmiştir.
Bugün Meclis’te Ecevit’in şapkasının altına sığınmaya çalışan çakma Ecevitçilere, çakma Atatürkçülere DSP’nin 12. Kurultayından bir kez daha hatırlatıyorum;
Hangi mecrada olursanız olun, hangi kürsüden konuşursanız konuşun, eğer bir kere daha Demokratik Sol Parti’ye yönelik saldırınız olursa size orayı dar etmek boynumuzun borcu olsun! Demedi demeyin!
Demokratik Sol Parti’yi Ecevit kurmuştur, Ecevit Demokratik Sol Partinin şerefli bir üyesi olarak yaşama veda etmiştir.
Bizim Ecevit’e Demokratik Sol Partiyi yeniden iktidar yapma sözümüz var, tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruma ahdimiz var!
Her bir karış toprağı şehitlerimizin asil kanıyla yoğrulmuş bu vatanı korumaya, Atatürk’ün bizlere emaneti olan lâik Cumhuriyetimizi canımız pahasına savunmaya, kadim Türk devletini sonsuza kadar yaşatmaya yeminimiz var!
Şimdi hedefimiz 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimleridir.
2023 seçimlerinde elde ettiğimiz başarıyı ve elde ettiğimiz siyasi gücü daha da büyütecek stratejilerle gerek Belediye Başkanlıklarında, gerek Belediye ve İl Genel Meclislerinde partimizi daha üst noktalara taşıyacağız.
Demokratik Sol Parti, disiplinli, kararlı, dürüst bir partidir!
Önümüzdeki yerel seçimlerde Cumhur ittifakının bir bileşeni olarak, Mayıs/2023 seçimlerinde olduğu gibi Demokratik Sol siyaset anlayışıyla yetkili kurullarımızın iradesi tahtında mümkün olan tüm seçim çevrelerinde adaylarımızı çıkaracağız.
Hedefimiz, hem ülkemizin hem vatandaşımızın, hem de partimizin kazanmasıdır.
Bu inançla, hepinizi önümüzdeki yerel seçimlerde, her zaman olduğu gibi çok çalışmaya, başarıya odaklanmaya, hedefe kilitlenmeye çağırıyorum.
31 Mart akşamı sandıklar açılıp, ıslak imzalı tutanaklar seçim kurullarına verilinceye ve sonuçlarını Genel Merkezimize ulaştırıncaya kadar hepimiz görevliyiz.
Başarı, başarıya inananların, zafer “zafer benimdir” diyebilenlerindir!
Unutmayın ki, biz Demokratik Sol düşünceyi yerelde ve genelde iktidara taşıma gayretinde oldukça biraz önce sizlere tanımlamasını yaptığım hainler saldırmaya devam edecekler, bizi içimizden karıştırma gayretinde olacaklar ama her seferinde olduğu gibi avuçlarını yalayacaklardır.
DSP’nin yemliğinde yemlenip, başkalarının folluğuna yumurtlayanlar, bundan sonra DSP camiasında asla yer bulamayacaklardır. Herkes bunu iyi bellesin!
Değerli mücadele arkadaşlarım,
Siyasetin yazılı olmayan kuralları vardır;
Siyaset, Ankara’da yapılır, siyaset Mecliste yapılır, siyaset iktidarda yapılır!
Demokratik Sol Parti, 2002’de sona eren iktidar ortaklığını, 21 yıl sonra Cumhur ittifakının bir bileşeni olarak katıldığı seçimlerle yeniden kazanmış, Ecevit’ten sonra, bir sandalye ile de olsa Türkiye Büyük Millet Meclisinde, “Genel Başkan” düzeyinde ilk kez yer almıştır.
31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan Yerel seçimlerle birlikte bu sürecin taçlandırılacağı hedef ise elbette 2028 Genel Seçimleri olacaktır.
Artık Türkiye siyasetinde bundan böyle iktidar da, ana muhalefet de Cumhur İttifakı yapısından çıkacaktır.
Bugünkü sözde ana muhalefetin ve bileşenlerinin halkın beklentilerine karşılık verebilecek yapıdan uzaklaştıklarını, her geçen gün daha da batağa sürüklendiklerini ibretle takip ediyoruz.
Yedi düvele meydan okumuş, Çanakkale’yi emperyalistlere dar etmiş, ulusal kurtuluş savaşıyla dünyanın mazlum halklarına örnek olmuş bir milletin sahip olduğu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti devletini işgalci olarak tanımlayan, bu topraklar üzerinde “mecburen yaşadıklarını” iddia eden sözde sanatçıların önünde iki büklüm eğilip elini öpen, “Türkiye’de herkes eşittir fakat Kürtler daha az eşittir.” diyebilecek kadar milli değer yargılarını bölücülerin ve emperyalizmin emrine amade etmiş bir ana muhalefet yapısıyla hiçbir yere varılamayacağını artık halkımız görmüştür.
Bülent Ecevit 12 Eylül’den sonraki süreçte bölücü terör örgütü PKK’nın memurlarını kendi listelerinden Türkiye Büyük Millet Meclisine taşıyarak onlara siyasi statü kazandıran ve kendilerini 12 Eylül’de kapatılan Cumhuriyet Halk Partisi’nin mirasçıları olarak nitelendiren Sosyal Demokrat Halkçı Parti’yi, yani SHP’yi şöyle tanımlamıştı;
“Cumhuriyet Halk Partisi, Misak-ı Millî’den ve Kuvayı Millîye’den doğmuş bir partidir. Yani Türkiye’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak için ant içenlerin kurdukları bir partidir.
O halde sırf güneydoğuda biraz daha fazla oy alabilmek uğruna Türkiye’yi bölmek istediklerini açıkça dile getiren kimseleri sırtında Meclis’e taşımış olan bir parti asla Cumhuriyet Halk Partisi’nin mirasçılığı iddiasında bulunamaz.”
İşte Atatürk’ün izinden çıkan bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi de aynı çizgide olan bir yapıdadır.
Umarım bugün CHP içerisinde bulunan gerçekten milliyetçi, vatansever, emekten yana sol politikalara gönül vermiş milletvekilleri de bunu bir an evvel görürler ve Demokratik Sol Partinin çatısı altında Atatürk’ün bizlere gösterdiği Tam Bağımsız Türkiye hedefine yönelik çalışmalarımıza omuz verirler.
Demokratik Sol Parti her zaman halkın umudu olmuş, ülkemizin en zor zamanlarında görev ve sorumluluk üstlenmiştir.
Demokratik Sol Parti, her kesimden herkesin oy verebileceği bir partidir. Bir başka deyişle, Demokratik Sol Parti Türk halkının ortak paydasıdır.
Milliyetçi, vatansever, emekten yana sol bir parti olan Demokratik Sol Parti, inançlara saygılı lâiklik ilkeleriyle, bütün inanç gruplarını kucaklayan, çağdaş, Atatürkçü yapısıyla, insanların özel yaşamlarının güvencesi olan bir partidir.
Ekonomide de “Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen” düsturuyla, çokça üreten, hakça bölüşen bir Türkiye amaçlamaktadır.
Bizim anlayışımıza göre devlet, ekonomiyi plânlayan, denetleyen, özel sektöre yol gösteren, savunma sanayii başta olmak üzere yenilenebilir enerji, ulaşım ve her türlü alt yapı yatırımlarını yapan, özel sektörün gidemediği yörelerde yatırımlara öncülük eden bir aktör olmalıdır.
Aksi halde sosyal devlet ortadan kalkar, devlet vatandaşına sahip çıkamaz, her vatandaşına iş ve aş ortamı yaratamaz.
Nasıl, vatandaşın vergi vermek, askere gitmek gibi ödevleri varsa, devletin de vatandaşını korumak – kollamak, güvenlik, adalet, eğitim, sağlık hizmetlerini her vatandaşına en üst düzeyde sağlamak gibi görevleri vardır.
Yani vatandaşın devlete karşı, devletin de vatandaşlarına karşı hak ve sorumlulukları olacaktır. İşte Demokratik Sol Parti’nin hedeflediği güçlü devlet; mutlu insanların olduğu, bütçesi denk, istihdamı her çalışma yaşını kapsayan, Tam Bağımsız Türkiye’dir.
Değerli yol arkadaşlarım,
Dünya yepyeni bir siyasi dönemin eşiğindedir.
Geçmişten bu güne kadar toprak kazanma üzerine yapılan savaşlar, yakın zaman kapsamında petrol yataklarının ele geçirilmesi, yeraltı zenginliklerinin hakimiyeti amacına yönelik gerçekleştiyse de bundan sonra öyle anlaşılıyor ki tatlı su savaşları dünya gündeminin ana konusu haline gelecektir.
O yüzden ülkemizde ekilemeyen bir karış toprak bırakmamalıyız, akarsularımızdan en üst düzeyde yararlanmalıyız ve sahip olduğumuz bu nimetlerin kıymetini bilmeliyiz.
Özellikle sınır aşan akarsularımız ile ilgili uyanık olmalıyız!
Emperyalizmin gözü, en verimli topraklarımızın olduğu Mezopotamya’nın önemli bir bölümünü oluşturan Güneydoğudaki mümbit arazilerimiz ile Dicle ve Fırat’ın sularındadır.
İşgalci, katil İsrail’in sözde “vaadedilmiş topraklar” yalanı ile PKK terör örgütü eliyle emperyalizmin talep ettiği topraklar tam da buralardır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak böyle bir dönemde ayrı ayrı hepimiz, devletimizin bekası için, devlet yöneticilerimizin ve tüm siyasi partilerimizin bu konularda hassas ve tek vücut olması gerektiğine inanıyorum.
Emperyalizmin panzehiri milliyetçiliktir!
Bizim milliyetçiliğimiz, ırkçı ayrılıkçı, şoven bir milliyetçilik değildir.
Atatürk’ün tarif ettiği gibi, “Türkiye Cumhuriyetini kuran ahaliye Türk Milleti denir.” anlayışı bizim de duruş noktamızdır.
Değerli yol arkadaşlarım;
Demokratik Sol Parti, Atatürk’ün “yurtta barış, dünyada barış” anlayışı çerçevesinde oluşturduğu “Bölge merkezli dış politika” programını kendisine ilke edinmiştir.
Şu anda güney sınırlarımızın hemen yakınlarında meydana gelen olaylar, yani gerek PKK – PYD terör örgütü yapılanmaları, gerekse Filistin – İsrail çatışması Türkiye’yi yakından ilgilendiren, sonuçları itibariyle bölgemiz ve ülkemiz için geriye dönüşü olmayan sonuçlara gebe siyasi süreçlerdir.
Bugün uygulanan dış politika çerçevesi bizim de benimsediğimiz bölge merkezli kapsamda, oldukça başarılı bir şekilde icra edilmektedir.
O nedenle, yaşanan Hamas – İsrail çatışmalarının sona ermesi için Türkiye’nin garantörlük teklifi ve talebi, bölge barışı ve Türkiye’nin bekası için çok büyük bir öneme haizdir.
Emperyalizmin gemi azıya aldığına ilişkin görüşlerimizi sık sık paylaşıyoruz.
Dirayetli bir dış politikayı sürekli kılmamız halinde bizim adımıza bir risk ortamını öngörmesek de, en ufak bir zafiyette telafisi çok güç dönemleri yaşayabileceğimizi de asla aklımızdan çıkarmamalıyız.
Öte yandan, Kafkaslarda ve Orta Asya’da yer alan soydaşlarımızla oluşturduğumuz Türk Devletleri Teşkilatı önümüzdeki dönemde, dünyada ve Birleşmiş milletlerde önemli gelişmelere imza atacak, dünyanın her yerinde Türk asrı olması için güçlü bir Türk lobisi oluşturacaklardır.
Bu topluluğun şimdilik gözlemci üyesi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin de en kısa zamanda asli üye sıfatıyla bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak burada yerini alması en büyük dileğimizdir.
Bunun için Demokratik Sol Parti olarak üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğumuzu buradan açıkça belirtmek isterim.
Kıbrıs bizim vazgeçilmez kırmızı çizgimizdir!
Bu görüşlerimize bugün itibariyle ağız büken siyasi yapıların varlığını biliyoruz. Onlar kendilerini solcu diye, Atatürkçü diye tanımlayadursunlar, fakat yerine getirdikleri misyonlarıyla emperyalist sistemin bir numaralı payandaları olarak tarihin utanç duvarında sonsuza kadar yer alacaklardır!
Değerli kardeşlerim,
Konuşmamda 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan Yerel Seçimlerin önemine işaret etmiştim.
2019 Yerel seçimlerinde sizlerin de bildiği gibi üçü İlçe, dördü Belde olmak üzere toplam 7 belediye Başkanlığını kazanabilmiştik.
Ama kabul etmeliyiz ki, en son katıldığımız 1 Kasım 2015 seçimlerinde aldığımız onbinde 7 oydan sonra Partimizi önemli bir noktaya taşıdık.
Bu kez, aynı belediyeler başta olmak üzere çok daha fazla yerde Demokratik Sol Partili Belediyelerin var olması için var gücümüzle gayret edeceğiz.
Türkiye’nin her bölgesinden Partimizin adayı olmak isteğiyle yoğun talepler geliyor.
Bizim önceliğimiz elbette tüm Türkiye sathında kendi adaylarımızı halkımızın tercihine sunmak, demokratik sol belediyecilik anlayışını yeniden hâkim kılmak, temiz, dürüst, toplumsal değer yargılarını da icraatlarına yansıtan uygulamalarımızla halkımıza hizmet etmek olacaktır.
Bu konuda Genel Merkezimizde oluşturduğumuz Yerel Yönetim Seçimleri Koordinasyon Kurulumuzca yapılan çalışmalarımızı gerçekleştirmek üzere diyaloglarımızı başlattık. Olumlu sonuçlar alacağımıza inanıyorum.
Emperyalist projelere karşı ortak bir paydada buluştuğumuz ve bir arada olduğumuz Cumhur İttifakı yapısıyla ilkesel olarak İttifakın başarısına odaklanmış bir stratejiyle önemli sonuçlar elde edeceğimize olan inancımız da tamdır.
Bu başarı elbette tüm Demokratik Solcuların bir ve beraber olması, parti mensubiyeti bilinciyle her göreve hazır hareket etmesi, verilen görevleri ise en küçük tereddüte mahal vermeyecek inanç ve kararlılıkla yerine getirme gayretine bağlıdır.
Bunu başaracağız. Başarmak zorundayız!
Tüm bunların dışında konuşmamda da değindiğim üzere yerel seçimler sonrası asıl hedef ülke yönetimi, yani Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak olacaktır.
Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz başta olmak üzere tüm illerimizde var olan örgütlerimizin reorganizasyonu ile eş zamanlı, köklü bir eğitim çalışması yanında yeni örgütlenme çalışmalarımızı hayata geçireceğiz.
Toplum, “Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa alkışlayacak halimiz yok.” diyebilecek kadar gözü dönmüş muhalefet yapısından bıktı.
Toplum, başta Kürt kökenli yurttaşlarımız olmak üzere bölücü siyasetin sonuçlarından en çok kendilerinin mağduriyet yaşadığının farkına vardı.
Toplum, 100 yılını geride bırakmış lâik, demokratik cumhuriyetin daha da yüceltilmesi için çalışanlardan değil, onunla hesabı olanların varlığından tedirgin oldu.
Toplum, şehit kanlarıyla yoğrulmuş vatan topraklarını, üzerinde yaşayan insanlarıyla birlikte bölmek ve ayrıştırmak isteyen terör örgütü memurlarından kurtulmanın arayışına düştü.
Toplum, akşam başını yastığına koyduğunda ertesi gün gidebileceği bir işin varlığının huzuruna hasret oldu.
Toplum, çıkarılan Büyükşehir yasasıyla köyünden uzaklaştırıldıktan sonra kaybettiği benliğini, etkisizleşen kimliğini, toprağına dair aidiyetini arar oldu.
Toplum, milyonlarca işsizimizin ana-baba eline bakmasından yoruldu.
Toplum, demokrasinin en önemli mekanizması olan yapıcı, denetleyici, yol gösterici bir ana muhalefet yapısını özler oldu.
Toplum, temiz siyaseti, temiz ticareti, temiz ilişkileri artık rüyasında görür oldu.
Değerli Demokratik Solcular;
Kurucumuz, kuramcımız, büyük devlet adamı, Türk milletinin Karaoğlan’ı Bülent Ecevit’in söylediği gibi; ARTIK BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR!
Bu asil millet, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, avanta ve iltimas sarmalından kurtarılmalıdır.
Bülent Ecevit’in söylediği gibi; EN KÖTÜ SÖMÜRÜ İNANÇ SÖMÜRÜSÜDÜR!
Bu asil millet, bir taraftan din tüccarlarından, diğer taraftan Atatürk tüccarlarından kurtarılmalıdır.
Bülent Ecevit’in söylediği gibi; TOPRAK İŞLEYENİN SU KULLANANIN OLMALI!
Bu asil millet, dışarıda onurlu, içeride huzurlu bir millet olmalıdır.
Bunu gerçekleştirmek için bir tek şeye ihtiyaç var.
Bunun için; DEMOKRATİK SOLUN İKTİDARINA İHTİYAÇ VARDIR!
Artık bu yol açılmıştır!
12.Olağan Kurultayımız bu sürecin başlangıcı olacaktır!
Yolumuz açık olsun! Başarılarımız daim olsun!
Sözlerimi sonlandırırken;
Bugüne kadar birlikte görev yaptığımız tüm yol arkadaşlarımı inançlı, kararlı, dirayetli emekleri için yürekten kutluyorum.
Genel Merkezimizin tüm yükünü sırtlayan, gecede gündüzde, karda kışta, yağmurda çamurda, her türlü şart altında fedakârca görev yapan personelimize, güvenliğimiz için göğsünü siper eden emniyet mensuplarımıza;
Kurultayımızın gerçekleşmesinde emeği geçen tüm arkadaşlarımıza, partili olmayan dostlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Geleceğimizin güvencesi gençlerimizi alınlarından öpüyorum.
Bu salonu bizlere tahsis eden TESİŞ Sendikasına Genel Başkan Sayın İrfan Kabaloğlu şahsında tüm yöneticilerine ve çalışan emekçilerine şükranlarımı sunuyorum.
Sağ olun, var olun!
Sılanıza ve sevdiklerinize sağlıkla kavuşun.
Sizleri seviyorum değerli arkadaşlarım!
Kongrede daha sonra Çalışma, Gelir Gider, Tüzük Komisyonu, Politikalar Komisyonu raporları okundu, raporlar üzerine delegelerce yapılan konuşmalardan sonra Genel Merkez yönetim organlarının raporları delegelerin oyuna sunuldu ve oy birliğiyle kabul edildi.
Ardından seçimlere geçildi. 663 delegeden 313’ünün katıldığı kurultayda 306 oy alan Genel Başkan Sayın Önder AKSAKAL yeniden DSP Genel Başkanlığına seçildi. Parti Meclisi’nin 50, Merkez Disiplin Kurulunun ’da 9 üyesi aynı oyu alarak seçildi.
Sandık sonuçlarının açıklanmasından sonra yeniden söz alan AKSAKAL yaptığı teşekkür konuşmasında şunları kaydetti: Demokratik Sol Parti 12’nci “İnanç, Emek, Mücadele ve İrade” ana temasıyla yapılan Kurultaya; Ak Parti Genel Başkan Yardımcıları Sayın Hamza DAĞ ve Sayın Zafer SIRAKAYA, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcıları Sayın Cafer GÜNEŞ, Saadet Partisi Adına Sayın Av.Mustafa Vahdet SÜRÜCÜ, Deva Partisi Balıkesir Milletvekili Sayın Burak DALGIN, Deva Parti İzmir Milletvekili Selma Aliye KAVAF, Hak – İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Av. Mehmet Ali KAYABAŞI, TESİŞ Sendikası Genel Başkanı Sayın İrfan KABALOĞLU ve TESİŞ Sendikası Yönetim Kurulu Üyelerine, Kurultayı selametle yürüten Divanının Sayın Başkanı ve Üyelerine, İlçe Seçim Kuruluna, güvenliğimizi sağalan emniyet güçlerine, bundan önce birlikte çalıştığımız arkadaşlarımıza emekleri için şükranlarımı sunuyor, Kurultayımıza katılan değerli Delegelerimize ve Misafirlerimize teşekkür ediyorum.