Program – Bölüm 1 : Demokratik Sol
BÖLÜM 1
DEMOKRATİK SOL
- SUNUŞ
- NİÇİN DEMOKRATİK SOL?
- TANIM
- İLKELER VE AMAÇLAR
SUNUŞ
DEMOKRATİK SOL PARTİ PROGRAMI, geçmişin deneyim ve birikimlerini de değerlendirmekle birlikte, geçmişe özlem duyan bir partinin değil; geçmişte veya şimdi olandan hem daha özgür hem daha dirlikli düzenli bir toplum, daha gerçek ve daha iyi işleyen bir demokrasi, daha sağlıklı ve hakça bir gelişme, ve daha güçlü bir Türkiye için uğraş veren, geleceğe yönelik bir Partinin programıdır.
Programda, ilkelerin, kuralların ve amaçların açıklıkla belirmesine ve kavramların tanımlanmasına özen gösterilmiştir, bazı alanlarda uygulamaya ilişkin teknik çalışma gerektiren ayrıntılar kuruluştan sonraya bırakılırken, temel stratejilere ve politikalara olabildiğince geniş yer verilmiştir.
Programda Türkiye ve dünya gerçekleri göz önünde tutulmuştur, ama her gerçeğe boyun eğilmemiştir ve her gerçek değişmez sayılmamıştır.
Gelişme yolunda ilerledikçe, özgürlüğü, yaratıcılığı, üretkenliği sınırlayan engeller aşıldıkça, toplum bazı koşullanmalardan kurtuldukça, toplumun içinde bulunduğu koşullar, karşılaştığı sorunlar değiştikçe, veya insanların tek başlarına üstesinden gelemedikleri güçlükler dayanışmayla yenildikçe, kimi gerçekler değişebilir, kimi gerçekler de değişik biçimde yorumlanıp değerlendirilebilir; ve bu değişimlerle birlikte, toplumun da insan kişiliğinin de gelişmesi ve yeni durumlara uyum sağlaması kolaylaşır.
DEMOKRATİK SOL PARTİ PROGRAMI, gerçekçi, ama gerçeklere tutsak olmayan bir yaklaşımla hazırlanmıştır; gerçekçiliği tutuculuğun veya bazı atılımları erteleşip savsaklamanın özrü olarak değil; hakça ve hızlı gelişme uğrunda, demokrasiyi genişletip kökleştirmek uğrunda yapılması gereken değişikliklerin ve atılımların hareket noktası olarak değerlendirmektedir.
DEMOKRATİK SOL PARTİ PROGRAMI, yalnız nelerin nasıl yapılacağını, hangi sorunlara nasıl çözümler getirileceğini ve hangi gerçeklerin ne yönde değiştirileceğini değil; nelerin yapılmasına neden gerek görüldüğünü, hangi gerçeklerin niçin değiştirilmek istendiğini veya niçin alışılandan değişik biçimde değerlendirildiğini de açıklamaktadır.
DEMOKRATİK SOL PARTİ, “halk için halka karşın” devrimciliğe özenenlerden temelde ayrılan; atacağı her adımda, yapacağı her değişiklikte, uygulayacağı her çözümde, halkın istemini ve katılımını arayan bir partidir. Yapacağı her şeyin ve her değişikliğin gerekçesini, Programda, bazen genel çizgileriyle, gereğinde de ayrıntılı olarak anlatmayı o nedenle bir görev saymıştır.
Bu değişiklikleri veya uygulamaları önlemek isteyen güçlerin kamuoyunu koşullandırma çabalarına karşı da, Programda, böyle bir yaklaşım izlenmesi yararlı görülmüştür.
DEMOKRATİK SOL PARTİ PROGRAMINDA amaçlarla araçların tutarlılığı gözetilmiştir.
Partinin kendisi de bir araç olduğuna göre, yapısı ve işleyişi amaçlarına uygun olmalıdır.
Amaçlarına doğru ilerlerken, Demokratik Sol Parti, karşılaşabileceği engelleri, güçlükleri, ancak yapısının ve işleyişinin sağladığı olanaklarla, o olanakları iyi değerlendirmekle aşabilir. Bu yapı ve işleyiş, Partinin toplumla içiçeliğini ve halka güç katabilmek için halktan güç alabilmesini sağlayacak nitelikte olmalıdır. O nedenle, Demokratik Sol Parti Programın, Partinin yalnız toplumda nasıl bir düzen amaçladığını, toplum sorunlarına yaklaşımını, bu sorunlara nasıl çözümler öngördüğünü ve neyi neden veya niçin yapacağını değil, kendi iç yapısının ve işleyişinin özelliklerini ve toplumla etkileşim yöntemlerini de açıklamaktadır.
NİÇİN DEMOKRATİK SOL?
İnsanı ve toplumu özgürleştirmek için;
Özgürlüğü sağlam güvencelere kavuşturmak için;
İnsan kişiliğinin ve toplumun gelişmesi ve üretkenliği önündeki
engelleri aşmak için,
DEMOKRATİK SOL…
Hak ve olanak eşitliği için;
Adaleti eşitlikle, eşitliği özgürlükle bütünlemek için,
DEMOKRATİK SOL…
Çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi geliştirip sürekli kılabilmek
için;
Demokrasiyle sosyal adaleti, hızla gelişmeyi ve etkin yönetimi
bağdaştırabilmek için,
DEMOKRATİK SOL…
Güçsüzleri ve toplumu dayanışmayla güçlendirebilmek için;
Kişinin özgürlüğünü, halkın dirliğini, ulusun birliğini birlikte
sağlayabilmek için;
Bağımsızlığı özgürlükle pekiştirmek için,
DEMOKRATİK SOL…
Herkesin hakça bir düzende özgürce ve barış içinde esenlikle
yaşayabilmesi için,
DEMOKRATİK SOL…
TANIM
Çağdaş “sosyal demokrasi”, başarıyla uygulandığı bazı demokratik Batı ülkelerinde, kendi sözcük anlamını aşarak, demokrasiyi tüm aşamaları ve boyutları ile içerir. Bu ülkelerde, “sosyal demokrasi” kavramı, siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel demokrasiyi bir bütün olarak kapsamaktadır. Liberal demokrasiye daha çok gerçeklik kazandırarak onu aşmaktadır.
DEMOKRATİK SOL PARTİ, Türk toplumunun kendi birikimini ve özelliklerini de göz önünde tutarak hazırlanan Programında ve Tüzüğün de, bu geniş kapsamlı çağdaş “sosyal demokrasi” anlayışını, “Demokratik Sol” terimiyle adlandırmaktadır. Türkiye’deki akımın, çağdaş “sosyal demokrasi” oluşumu içinde yer almakla birlikte, kendine özgü tarihsel kökenlerden ve koşullardan kaynaklanması da, böyle bir terimle adlandırılmasına olanak vermektedir.
DEMOKRATİK SOL’da demokrasi, siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarıyla bir bütün oluşturur.
Siyasal boyutuyla demokrasi
Herkese özgürlük, herkese eşit ve dokunulmaz haklar tanır,
Yasalar önünde herkesi eşit kılar.
Yurttaşların eşit ve serbest oylarıyla belirlenen siyasal iktidarı, ulusun egemenliğiyle veya bağımsız yargı erkini de içeren, demokratik hukuk devleti kurallarıyla sınırlar.
Halkın yönetime giderek artan ölçüde katılmasını öngörür.
Sosyal boyutuyla demokrasi
Özgürlüğün, sosyal ve ekonomik koşullarını gerçekleştirmeyi;
İnsan kişiliğinin serbestçe gelişmesi önündeki engelleri kaldırmayı;
Siyasal eşitliğin yanı sıra, sosyal eşitliği ve olanak eşitliğini sağlamayı amaçlar.
Bireysel özgürlükle toplumsal dayanışmayı bağdaştırır.
Toplumun yararını bireyin özgürlüğüne değil fakat bireysel çıkarlara üstün tutar, toplum yararı gerekçesiyle bireylerin ezilmesine ve özgürlüklerin kısılmasına izin vermez.
Mülkiyet hakkının kullanımında toplumsal sorumluluğu gözetir.
Gelişmeyi, ekonomik, sosyal ve kültürel yönleriyle bir bütün olarak görür.
Sosyal adaleti, dengeli gelir dağılımını ve sosyal güvenliği ekonomik kalkınmanın ileri aşamalarına ertelemez; insanca ve hakça bir gelişmenin gereği ve hızlandırıcı bir etkeni olarak değerlendirir.
Demokrasi kurallarını toplum yaşamının her alanında, özellikle de çalışma yaşamında geçerli kılar.
Halkın özgürce ve etkin biçimde örgütlenerek yönetimdeki ağırlığını artırmasını sağlar; böylelikle, bir yandan emeği sömürüye karşı korurken, bir yandan da ulusal egemenliği yaygın ve güçlü bir temele dayandırır ve demokrasinin gereği olan geniş halk katılımına giderek artan ölçüde gerçeklik kazandırır.
Ekonomik boyutuyla demokrasi
Siyasal ve sosyal gücün ekonomik güçten ayrılamayacağı ilkesine dayanarak;
Demokrasi kurallarının ekonomide de işlerliğini gözetir.
İşletmelerde, yönetime, kâra ve sorumluluğa çalışanların da katılmasını; sermayenin ve üretim araçlarının kişilerden veya devletten çok halkta yoğunlaşmasını, öylelikle sömürü ve baskı için kullanılabilir olmaktan çıkarılmasını öngörür.
Kaynak kullanımda ve gelirin de, özverinin de dağılımında halkın etkisini artırır.
Böylece, ekonomik güce ve sorumluluğa tüm toplumun dengeli katılımını güvence altına alır.
Kültürel boyutuyla demokrasi
Eğitimi, kültürü, bilgiyi, sanat çalışmalarını ve iletişimi herkese açık tutarak yaygınlaştırır;
Yönetim için gerekli bilgileri ve bilgi kaynaklarını, ayrıcalıklı çevreler elinde bir egemenlik aracı olmaktan çıkararak, tüm halkın ve toplumsal örgütlerin yararına sunar.
Bütün toplumu, eğitimle, kültürel, sanatla ve yönetim için gerekli bilgilerle daha yakından ilgilenmeye ve edilgin (pasif) durumdan, giderek etkin duruma geçmeye özendirir.
Böylece, toplumun eğitim, bilgi ve kültür düzeyinin dengeli biçimde yükselmesini; demokratik katılım sürecinde halkın etkin ve başarılı olabilmesini; insan kişiliğinin, düşüncesinin, yeteneklerinin ve yaratıcılığının bütün toplumda özgürce gelişmesini ve insan ve toplum yaşamının manevi yönden de zenginleşmesini gözetir.
Siyasal, sosyal ve ekonomik demokrasinin zaman içinde sağlayacağı olanakları bu yönde değerlendirir.
***
DEMOKRATİK SOL PARTİ, demokrasiyi, siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarıyla bir bütün olarak gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır.
İLKELER VE AMAÇLAR
DEMOKRATİK SOL PARTİ’nin ilkeleriyle amaçları bir bütün oluşturur.
DEMOKRATİK SOL PARTİ’nin uyacağı kurallar, izleyeceği politikalar ve kullanacağı araçlar da ilkeleriyle ve amaçlarıyla tutarlıdır.
ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK
Özgür toplum olabilmenin başta gelen koşulu, tek tek herkesin özgür olmasıdır.
İnsan da, toplum da kendini özgürlükle aşar.
Özgür toplumda;
- Dirlik düzenlik, özgürlükle sağlanır.
- Her düşünce ve her inanç özgürce açıklanır.
- Herkes dinsel inançlarının gereklerini özgürce yerine getirir.
- İnsanlar barışçı yollardan düşüncelerini gerçekleştirebilmek, amaçlarına erişebilmek, haklarını genişletip koruyabilmek ve yönetime etkin biçimde katılabilmek için özgürce örgütlenebilirler.
- Herkes kendi yaşamını özgürce belirler.
- İnsan kişiliğinin özgürce gelişmesi önündeki engeller kaldırılır.
- Hiç kimsenin veya örgütün özgürlüğü başkalarının özgürlüğünü engelleyemez; ve temel özgürlüklere, bunun için gerekenlerin bağımsızlığın kaynağı insanların özgür yaşama isteğidir, ötesinde sınırlama getirilemez.
Bağımsız olmayan bir ülkenin insanları özgür olamazlar; ve özgürlükten yoksun insanların oluşturduğu bir toplumda, bağımsızlık yeterli güvenceye kavuşamayacağı gibi, bağımsızlıktan beklenen güç ve yarar da yeterince sağlanamaz.
Onurlu bir ulus ne bağımsızlık uğruna özgürlüğünü feda eder, ne de özgürlük uğruna bağımsızlığı tehlikeye düşürür.
Bağımsızlık, uluslararası işbirliğini ve dayanışmayı engellemez ve gereksiz kılmaz. Bağımsızlık, uluslar arasında eşit koşullarla onurlu işbirliğinin ve dayanışmanın gereğidir.
Bağımsızlık, yurttaşların özgürlüğünden, ulusun egemenliğinden ve ulusal ekonomiden güç alan bir dış politikayla ve ulusal güvenlik politikasıyla sağlamlaşır.
Soy veya köken ayrımı, din veya mezhep ayrımı, anadil veya bölge ayrımı gözetmeksizin, tüm yurttaşları Türk Ulusunun eşit üyeleri olarak bir tutan; Türk Ulusunu Türkiye’nin tarih ve kültür kalıtıyla da, çağdaş uygarlıkla da bütünleştiren; tüm ulusların bağımsızlığını dokunulmaz bir hak sayan; ve Türk Ulusunun esenliğini insanlığın esenliğinde arayan bir milliyetçilik anlayışı, Türkiye’nin birlik ve özgürlük içinde, barış ve bağımsızlık içinde gelişebilmesinin temel koşuludur.
ADALET VE EŞİTLİK
Hakların ve özgürlüklerin herkes için eşit biçimde korunması bakımından adalete güvenilmeyen bir toplumda devlete güven de sarsılır; ve insanların veya toplum kesimlerinin birbiriyle de, devletle de ilişkilerinde barış ve huzur sağlanamaz olur.
Adalet, devletin temeli olduğu kadar, hakların ve özgürlüklerin de başlıca güvencelerindendir.
Sosyal adalet, hukuksal anlamda adaletin bir gereğidir. Adaletin özünde hak duygusu ve bilinci vardır; hak duygusu ve bilinci ise, sosyal adaletin, sosyal ve siyasal eşitliğin ve temel özgürlüklerin kökleştiği bir toplumda gelişir.
Her iki anlamda da adalet, hak ve olanak eşitliğinin bulunduğu, ve toplumun ortak çabalarıyla sağlanan ürünlerin hakça bölüşüldüğü bir toplumda anlam taşır. Hak ve olanak eşitliği ise, demokrasiyle ve hakça bir düzenle gerçekleşir ve güvence altına alınır. Hak ve olanak eşitliğinin gözetilmediği toplumlardaki eşitsizlikleri, “insanların bir yaratılmadığı”, “herkesin yeteneklerinin değişik olduğu” gibi mazeretlerle savunmaya kalkışmak, başlı başına bir büyük haksızlık ve adaletsizliktir.
Adaletli ve eşitlik, toplumdaki tüm yapıların ve kurumların da başta gelen ilkesi olmalıdır.
Adaletli ve hakça sonuçlar doğurmayan, hak ve olanak eşitsizliğine dayanan veya yol açan yapılar ve kurumlar, verimli ve iyi işler olsalar bile, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak, ve güçsüzleri güçlendirecek biçimde, yeniden düzenlenmelidir.
DEMOKRASİ
Demokrasi, halkın kendini özgür iradesiyle yönettiği rejimdir.
Bunun için insanlar düşüncelerini özgürce açıklayıp tartışabilmeli ve özgürce örgütlenebilmelidirler.
Özgürlük, hak ve olanak eşitliği ve adalet, demokrasinin gerekleridir; ve bunlar ancak demokrasiyle güvence kavuşur.
Demokrasinin işlerliği ve sürekliliği, yönetimin demokrasi kuralları içinde etkililik kazanmasıyla sağlanır.
Demokrasi, çoğunluğun her istediğini yapabildiği bir rejim değil; azınlıkta olanların da haklarının ve özgürlüklerinin korunduğu ve çoğunluk durumuna erişebilme yollarının açık tutulduğu rejimdir.
Demokrasi, ulusal birliğin de, iç ve dış güvenliğin de,demokratik haklarla
ve özgürlüklerle birlikte güçlendirilmesini ve bütün toplumun dirlik ve düzenliğini gerektirir.
HAKÇA GELİŞME VE REFAH
Gelişme, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yönleriyle bir bütündür.
Bu bütünlük, gelişmenin hakça olmasını ve refah artışından tüm toplumundan hakça bir düzen içinde yararlanmasını öngörür.
Gelişmenin bütünlüğü de, siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel demokrasi bir bütün olarak gerçekleştiği oranda sağlanır.
Gelişmenin ekonomik yönü, ne başka yönlerinden öne alınabilir ne de ertelenebilir.
Ekonomik büyüme ve kalkınma, bir yandan herkese çalışma hakkı tanınarak, herkesin emeği hakça değerlendirilerek ve refah artışı hakça bölüşülerek, bir yandan da üretkenlik ve girişimcilik, demokratik örgütlenme ve katılım desteklenerek hızlandırılır.
DAYANIŞMA VE BARIŞ
Demokratik dayanışmanın temelinde çoğulcu örgütlenme özgürlüğü vardır.
Örgün ve çoğulcu ve toplumsal dayanışma, güçsüzlerin gücüdür; hakların, özgürlüklerin ve demokrasinin toplumsal güvencesidir; halk katılımıyla hakça gelişmenin gereğidir; ulusal birliğin dayanağıdır.
Demokrasiyi yaşatabilmenin ve demokrasiyle yaşayabilmenin temel koşulları arasında yer alan iç güvenlik ve barış, etkili yönetim ve uzlaşma, bu tür bir örgün dayanışmayla sağlanır.
Ulusal gelir ve refah artışının hakça bölüşülmesi, hem dayanışmayla kolaylaşır hem de dayanışmayı kolaylaştırır. Özverinin de hakça dağılımı, toplumda dayanışma sağlayabilmenin gereğidir. Toplumsal dayanışma, herkesin kendinden önce toplumu düşünmesi ve toplumun da herkesi eşdeğerde tutarak gözetmesi ile gerçekleşir.
Uluslar arasında dayanışma da barışı sağlamlaştırır ve dünyada hakça bir düzen kurulmasını kolaylaştırır.
SAĞLIKLI VE GÜVENLİ YAŞAM
Sağlıklı ve güvenli yaşayabilmek, doğuştan, herkesin isteğidir ve hakkıdır.
Bir ülkenin düzeni, tüm insanların sağlıklı ve güvenli yaşama isteğini ve hakkını karşılayabildiği oranda geçerlidir.
Toplumu bir hapishaneye, bir tutsaklar kampına veya bir kafese dönüştürerek de sağlıklı ve güvenli yaşama kavuşturma olanağı vardır; ama bu, insanlık onuruyla ve insanın onu başka yaratıklara üstün kılan nitelikleriyle bağdaşmaz. Sağlıklı ve güvenli yaşam, özgürlükle, adalet ve eşitlikle birlikte gerçekleşirse insanlık onuruna yaraşır.
Dayanışma ve barış da, herkesin insanlık onuruna yaraşır yoldan sağlıklı ve güvenli yaşama olanağını elde edebildiği bir toplumda sağlam temellere dayanır.