Kalkınma Köyden Başlar!
Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Önder AKSAKAL, TBMM Genel Kurulu’nda On İkinci Kalkınma Planı ile ilgili konuşma gerçekleştirdi.
Konuşmasında, “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı tezkeresiyle Meclisimize sunulan On İkinci Kalkınma Planı üzerinde Demokratik Sol Parti olarak görüşlerimizi paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün cumhuriyetimizin bir asırlık dönemini geride bırakarak yeni bir yüzyıl için gerçekleştireceğimiz çalışmalarımızın ilk günündeyiz ve gündem konumuz önemli; ülkenin kalkınması. Ülkelerin ve toplumların sağlıklı kalkınmasının öncelikli gereği planlı bir sürecin kurgulanması ve kararlılıkla sürdürülmesi iradesinin kalıcı ve güçlü tutulmasıdır. 100’üncü yılını kutladığımız cumhuriyetin kurucu iradesi Millî Mücadele sonrasında hayata geçirdiği üretim esaslı kalkınma programıyla imparatorluğun bıraktığı tüm borçları son kuruşuna kadar ödediği gibi ilk on yılında tüm yurdu demir ağlarla, fabrikalarla, üretim çiftlikleriyle, savunma sanayisinde uçaklarımızı da yapmak dâhil büyük bir ağır sanayi hamlesiyle dünyaya örnek bir ekonomiyi hayata geçirmiştir. Bu iradenin adı başta cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Birinci Meclisimizin değerli temsilcileridir.
Değerli milletvekilleri, ülkelerin ve toplumların kalkınması ve gelişimi öncelikle ekonomik olarak güçlenmesi ve sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesine bağlıdır. Türkiye, 24 Ocak 1980 tarihinde açıklanan ekonomik kararların dayatması ve uygulanmasında öngörülen zorlukların bertaraf edilmesi amacıyla gerçekleştirilen faşist 12 Eylül darbesinin cenderesinde bugünlere kadar gelmiştir. 1999 yılında Demokratik Sol Partinin öncülüğünde kurulan Bülent Ecevit’in Başbakanlığında, DSP-MHP-ANAP koalisyonu olan 57’nci Cumhuriyet Hükûmetinin üretimi önceleyen ekonomi programıyla büyük yapısal değişiklikler uygulamaya konulmuş, devlet hazinesine büyük bir yük olan terörle mücadele konusunda kararlı bir duruş sergileyerek terörün kökünü kazımış, bölge insanının devlete olan güveni yeniden tesis edilerek toplumun tümünü kucaklayan politikalar hayata geçirilmiştir. Ne yazık ki üç buçuk yıllık iktidarı döneminde 384 yasa değişikliğiyle evvelemirde ekonomiyi bataktan çıkaran, toplumsal huzuru sağlayan, devletimizi tüm komşularımızla barış içinde bir döneme taşıyan 57’nci Hükûmet küresel sistemin etkin aktörleri ve kurumları eliyle dağıtılmış, o kesimlerin çıkarlarına katkı koyacak yapılanmaların desteklenmesiyle yeni bir süreç başlatılmıştır. Avrupa Birliğinin dayatmasıyla tarımsal üretimden uzaklaştırılmamızın yanında sanayi sektöründeki dışa bağımlı politikaların da uygulanması sonrasında büyük bir açmazla karşı karşıya kaldığımız artık bugün bile sistemin yöneticileri tarafından kabul edilmekte, çözüm yolları aranmaktadır.
Demokratik Sol Parti olarak on beş gün sonra 38’inci kuruluş yıl dönümümüzü kutlayacağız. Kurulduğumuz günden beri ekonomik kalkınmaya dair söylediğimiz bir düstur vardır: “Kalkınma köyden ve köylüden başlar.”
Elbette turizm de ekonomi de üretimin önemli mekanizmaları olarak sistemde yer alacaktır ancak kalkınmanın lokomotifi tüm dünyada olduğu gibi tarımsal kalkınmadır. Bunu yeniden hayata geçirecek politikalara ivedilikle ihtiyaç vardır. Kendi iradesi dışında oluşan doğa güçlerini bile denetim altına alabilen insanlığın kimi çevrelerce bir doğa gücü olmayan insan emeğinden, girişimciliğinden doğan ekonomiyi kutsal ve dokunulmaz bir şeymiş gibi başıboş bırakmaya zorlanması içinden geçmekte olduğumuz dönemin bir çelişkisidir. Bu çelişkiden ekonominin başına buyruk işlemesini, daha doğrusu böyle işlermiş gibi görünmesini kendi çıkarlarına uygun bulanlar sorumludur. Gerçekte istedikleri ise denetimsiz, başına buyruk bir ekonomi değil, esasen güçlülerin buyruğunda bir ekonomidir. Bu çevreler güçlülerin buyruğunda bir ekonomiyle katılımcı demokrasinin işlemeyeceği, böylece emeğin daha kolaylıkla sömürülebileceği, kaynak dağılımının alabildiğine adaletsizleşeceği ve büyüklerin küçükleri ezip yutabileceği bir düzen oluşturmaya uğraşırlar. Onlara dış destek sağlayan güçler de uluslararası ilişkileri benzer şekilde oturtma çabasındadırlar.
Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; biraz önce değindiğim gibi kalkınmanın temeli esasen tarımsal üretimimizin güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve toplumun üretici kesimlerinin tümünü kucaklayacak planları uygulayabilmekten geçmektedir. Bu konularda da önerilerimizi ortaya koymuş, 2020 Haziran ve Aralık aylarında hazırladığımız önerilerimizi başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanıyla ve Meclisteki siyasi partilerimizin sayın genel başkanlarıyla paylaşmıştık. Söz konusu çalışmalarımızın en önemli başlıklarından olan ekonomik kalkınmamızı yeniden sağlamanın öncelikli yolu olarak, tarımsal üretimimizi güçlü bir şekilde planlamak amacıyla mevcut Büyükşehir Belediyesi Yasası’nın mutlak suretle değiştirilmesini, köylerimizin yeniden asli sahiplerine ve köylülere verilmesini en güçlü şekilde savunuyoruz.
Bu ülke kolay kazanılmadı, bu devlet kolay kurulmadı, yüz binlerce şehidin aziz canı ve yüz binlerce kahraman gazimizin asil kanlarıyla sulanmış bu topraklarda sonsuza kadar huzur, güven, mutluluk içinde yaşayabilmemizin birinci şartı konusunda Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yüz yıl önce İzmir Ekonomik Kongresi’nde söyledikleriyle konuşmamı sonlandıracağım. “Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin özgür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha gönençli, Türkiye ülküsünün belkemiğidir.”
“Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olursa o devletin bütün hayati kısımlarında bağımsızlık felç olur. Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler az zamanda kaybedilir.”
Bu düşüncelerle On İkinci Kalkınma Planı’nın başarıya ulaşmasını diliyorum, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Bizi izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.” ifadelerini kullandı.